17.09.2018 - 13:49 | Son Güncellenme:
1- Okula ilk başlayacak çocuklarda nelere dikkat edilmeli?
Çocuğun okula başlaması hem ebeveynler için hem de çocuk için heyecan vericidir. Bu heyecan içinde hem mutluluk hem korku barındıran bir heyecan olur. Bir anda ‘okula alışabilecek mi? , uyum sağlar mı?, öğretmeni sever mi?, ya sınıfta dışlanırsa, ya arkadaş edinemezse, neler yedi….’ gibi sonsuz soru ve düşüncelerin içinde bulursunuz kendinizi. Ebeveynlerin olabildiğince kaygılarını çocuğa yansıtmaması; ‘heyecanlı mısın?, korkma biz yanındayız gibi bilinçte endişe yaratacak söylemlerden kaçınması önemlidir.
Başlamadan önce okulu çocuğunuzla birlikte ziyaret edebilirsiniz. Etrafı birlikte gezerek tanıyın, çocuğunuzun merak ettiği yerleri görmesini sağlayın. Sınıf, tuvalet, serbest oyun alanı, yemekhane gibi yerleri çocuğunuz ile birlikte keşfedin. Çocuğuna okulun düzenli gidilmesi gereken bir yer olduğunu bundan sonraki hayatında yeni bilgiler edinmek, kendini keşfetmek için herkes gibi bu süreçlerden geçeceğini aşılamaya çalışın. İkna etmeye çalışmayın ve uzun cümleler kurmamaya dikkat edin.
2- Veliler ne kadar okulda beklemeli?
Her çocuğun okula alışma süreci farklıdır. Velilerin bu süreyi olabildiğince kısa tutması çocuğun alışma sürecini hızlandıracaktır. Eğer çocuğu okula sürekli ebeveynlerden biri bırakacaksa en fazla ilk 2 gün sınıfın kapısına kadar gitmek daha sonraki günlerde okulun kapısında vedalaşarak onun tek gitmesini sağlamak gerekmektedir. Çocuk duruma alışmadığı için ebeveynlerini yanında isteyebilir; ağlayabilir. Bu durum ne kadar dramatik yaşanır ve sonunda çocuğun istediği şekilde sonlanırsa; okula alışma süresi o kadar uzar. Ebeveynlerin kararlı ve düzenli bir tutum sergilemesi çok önemlidir.
3- Çocuğun psikolojik açıdan sıkıntı yaşamaması için nelere dikkat edilmeli?
Çocukların ev dışında ailelerinden uzun süre ayrı kaldığı ilk yer okuldur. Bu ilk ayrılık sürecinde çocukta korku, kaygı, üzüntü gibi duygular aktif olabilir. Çocuğun bu süreçte en çok ihtiyacı olan ailesinin yanında olduğunu ve onu sevdiğini hissetmesidir. Çocuğu bu alışma sürecinde psikolojik olarak etkileyecek 2 önemli unsur vardır. Bunlardan biri anne ve baba farklı tutumlarla yaklaşması diğeri ise çocuğa verilen sözlerin tutulmaması. Örneğin; Çocuğa okuldan alınacağı söylendiğinde ve gelinmediğinde veya anne çok duygusal davranırken baba çok sert bir tutum sergilediğinde çocuğun güven duygusu zedelendiğinden alışma sürecini etkileyecektir.
4- Okula gitmek istemeyen çocuk nasıl ikna edilmeli?
İlk olarak çocuğa okulun düzenli gidilmesi gereken bir yer olduğu; okulun çekici yanları vurgulanarak -abartılmadan- anlatılmalıdır. İlk hafta alışma süreci olduğu için esneklikler olabilir fakat çocuğun okul konusundaki düzeni anlaması için her gün mutlaka kısa süreli de olsa gitmesi gerekmektedir. Çocuğun okula gitmesini sağlarken dikkat edilmesi gereken noktalar;
- Çocukla uzun ikna edici konuşma yapmaktan kaçının; tutarlı ve kararlı olun.
- Öğretmeniyle iletişime geçin, ebeveynlerinin öğretmeniyle iletişimde olduğunu görmek daha güvende hissettirir.
- Okula gitmemek için fiziksel şikâyetler sunabilir. Hemen şikâyetlere odaklanıp panik yapmayın alışma sürecinde bu çok sık görülür. Eğer çocuk çok fazla şikâyetçi olur ve okula gitmezse okula gitmediği takdirde artık akranlarının da evde olmayacağı, evde kalması halinde sıkılacağı duygusunun verilmesi gerekmektedir.
- Sorunsuz okula gittiği günleri takdir edin veya küçük ödüller verebilirsiniz.
- Öğrendiği yeni bilgileri paylaşmasını isteyin, heyecanını paylaşın.
Bazen çocuklar okula karşı aşırı bir tepki gösterebilir orada çocuğu rahatsız eden farklı bir durum olabilir. Eğer çocuk okula gitmeye aşırı tepki veriyorsa mutlaka okullun rehberlik servisiyle iletişime geçin veya bir uzmandan destek alın.
4- Okula gitme döneminde çocuğun uyku düzeni nasıl ayarlanmalı?
Çocuk gelişiminde gece uykusunun önemi büyüktür. Çocuğun okula gidiş saati ne olursa olsun mutlaka hafta içi ve hafta sonu (istisnai durumlar hariç) aynı saatlerde uyumalıdır. Eğer çok erken kalkıyorsa hafta sonu uyanma saati biraz esnetilebilir fakat aynı saatlerde uyuyup uyanmak uyku düzeni için önemlidir. Çocuklar için gece uykusu için en ideal saat 21.00/ 21.30 civarıdır. Çocuğun dikkatini toparlaması, zinde uyanması için bu saatleri geçmemeleri; istisnai durumlarda en geç 22.00 de mutlaka uyumaları gerekmektedir.
5- Okul korkusu nasıl yenilebilir?
Çocukta okul korkusu başlangıçta normaldir fakat bu uzun sürüyorsa ve çocuk aşırı tepki veriyorsa burada çocuğu rahatsız eden farklı bir durum olabilir. Böyle bir durumda zaman kaybetmeden bir uzmandan destek alınmalı ve çocuğun korkularının kaynağı öğrenilmelidir.
6- Ders temposu nasıl ayarlanmalı?
Çocuğa sürekli ders çalışmasını söylemek veya tam tersi çok esnek bırakmak çocuğun adaptasyonunu olumsuz etkiler. Okulla sürekli iletişim halinde olarak nelerde eksik varsa onları çocuğun ilgisini çekecek şekilde bir program yaparak desteklemek sağlıklı olacaktır. Çocuğa ödevlerini yapma sorumluluğu aşılanırken bir yandan da ders dışında serbest zamanlar bırakılmalıdır.
7- Çocuğun derse başlama motivasyonu düşükse neler yapılabilir?
Öncelikle çocuğun motivasyonunun düşük olmasının kaynağını keşfetmek gerekir. Çocuğun dikkatinde sorun olabilir veya öğrenme güçlüğü çekebilir. Bu durumlar varsa çocuğun derslere karşı motivasyonu da düşük olur. İlk olarak bu konuda okulla görüşme yapılmalı gerekiyorsa uzmandan destek alınmalıdır.
Her çok farklı şekilde öğrenir; kimi çocuklar görsel dikkatle daha iyi motive olurken kimilerinde işitsel dikkat daha iyidir. Eğer çocuğun derse karşı ilgilisi düşükse ona en uygun ders çalışma stili oluşturmak derse ilgisini de arttıracaktır. Bu konuda okulun rehberlik servisinden yardım alınarak ona en uygun çalışma stili oluşturulabilir.
8- Öğretmenlere düşenler ne?
Çocuğun okula alışma süreci, ders başarısı, arkadaş ilişkileri gibi birçok durumu en iyi gözlemleyebilecek kişi şüphesiz öğretmenlerdir. İlkokul öğretmeni çocuğun ailesinden sonra hayatına giren en önemli otoritedir. Özellikle ilkokul öğretmenlerin görevi çocuklara okuma yazma öğretmekten çok onu hayata adım attığı en önemli noktada doğru şekilde yönlenmektir. Çocukların kendi potansiyelini gösterdiği, arkadaş edindiği, yeteneklerini keşfettiği, sorumluluk aldığı ve bunun gibi birçok deneyimi ilk olarak yaşadığı yer okuldur. Bu nedenle öğretmenin çocuklara karşı yaklaşımı onların gelişiminde ileriki hayatlarında çok derin izler bırakır. Öğretmenlere düşen en büyük görev çocuklara paylaşımcı, yargısız, vicdanlı birer birey olmayı öğretmektir. Özellikle içinde bulunduğumuz dünyada yaşanan şiddet olaylarına baktığımızda çocuk yetiştirmede en büyük eksikliğin bu olduğunu görüyoruz.