12.10.2021 - 15:14 | Son Güncellenme:
Zamanın birinde, küçük kulübesinde bir Keloğlan ve annesi yaşarmış. Annesi oğlunu çok sever, üstüne titrermiş. Günlerden bir gün evden çıkarken oğluna iyice tembihlemiş:
– Evden dışarı çıkma, kırmızı taşla da oynama.
– Tamam anneciğim, çıkmam dışarı, demiş.
Biraz sonra bir kuş gelip Keloğlan’ın camına konmuş. Başlanmış onunla konuşmaya:
– Keloğlan keleş oğlan, neden bu telaş oğlan? Annen sana kal dedi ama sen gel geç oğlan.
Şaşıran Keloğlan ona nasıl konuştuğunu sormuş ve onu yakalamaya çalışmış. Kuş öyle bir hızla kaçmış ki yakalamak mümkün değilmiş. Keloğlan çok üzülmüş. O sırada kuş tekrar cama yaklaşmış ve Keloğlan’a:
– Kırmızı taşa bak, hemen olduğun yerden kalk ve prensesi bul, demiş ve uçmuş.
Kuşa inanan Keloğlan evden çıkmış ve uzun bir süre yürümüş. Sonunda kaybolmuş ama bulunduğu yer de kırmızı taş doluymuş. Taşları tutmak istedikçe onlar kaçıyormuş. O kovaladıkça taşlar kaçmış ve Keloğlan’ı karanlık bir yere sokmuş. Kuşu tutup çıkayım derken kuş ona bir kırmızı taş verip kaçmış. Taşın ışığıyla yolunu bulan Keloğlan bir sarayın kapısına varmış. O sırada tekrar kuşu görünce elindeki taşı ona fırlatmış. O anda kuş, çok güzel bir prensese dönüşmüş.
Büyü altında olan prenses kurtulmuş. Keloğlan ve prenses evlenip mutlu bir hayat yaşamışlar.