EbeveynGözlemle yetenek yönetimi

Gözlemle yetenek yönetimi

11.04.2012 - 11:55 | Son Güncellenme:

Çocukların en iyi yaptıklarını takdir eden, zayıf noktalarını kendilerine engel olmayacak şekilde yönetebilmelerine destek veren yaklaşım onların hayatına kalıcı artılar olarak yansır.

Gözlemle yetenek yönetimi

Birçoğumuz yılların akışına kendimizi kaptırdığımızda hatırlamaz oluyoruz bitmek bilmeyen ‘sınavları’. Okul hayatı bitince sınandığımız yerler ve mevzular değişiyor sadece. Not bile alıyoruz üstelik ki iş yaşamında, yetişkin diyarlarda ‘performans değerlendirme sistemi’ diyoruz adına. Bu kez birileri beşli skalada, okullarda öğrendiklerimizi ne kadar beceriye dönüştürebildiğimizi sınıyor. Hal bu olunca daha yapıcı, daha artı bir yerden yaklaşmayı arzuluyoruz ‘sınav’ kavramına.

Haberin Devamı


İNDA Çözüm Odaklı Danışmanlık ve Eğitim Merkezi’nden uzman klinik psikolog Ayşegül Kalem Ertal, “Sınavları en basit haliyle kendimizi deneme, kendimizi geçme fırsatını değerlendirme olarak tanımlayabilsek, zihnimizde böyle kodlayabilsek, sınavların ürkütücü, kötü yüzünü de değiştirebiliriz. Ancak önce anlam değişmeli” diyerek konuyla ilgili bilgi veriyor:


Kişisel potansiyeli ortaya çıkarmalı

“Araştırmalar bize herkesin istediği her şeyi yapamayacağını, yani herkesin her şeyde iyi olamayacağını, ancak herkesin mutlaka çok iyi olduğu, çok iyi yaptığı bir şeyler olduğunu gösteriyor. Pozitif Psikoloji akımının öncülerinden Macar asıllı Psikolog Mihaly Chickzentmihalyi, Akış Teorisi’nde insanların ancak güçlü yanlarıyla yaşadıklarında en yüksek potansiyellerine ulaştıklarını savunuyor. Güçlü yan derken kişinin hem çok iyi olduğu, hem kullanırken keyif aldığı, kullandıkça enerjisini artıran ve kullanmaya dört gözle baktığı yönlerinden bahsediyoruz. İşte tam da bu yönlere yatırım yaptığımızda yani aklı fikri buralara daha fazla yorduğumuzda, kişisel potansiyelimizi hayata geçirebiliyoruz.

Haberin Devamı

Gözlemle hasar kontrolü

Günümüz okul sistemiyle, ebeveyn düşünceleriyle bazı şeyler karışmış vaziyette. “10 üzerinden 5 alınan dersi 7 olmalı, özel dersle desteklenmeli, 9 olan derse dokunma, o zaten 9”, “Çok sevsen de top koşturma, istesen de saatlerce kitap okuma, matematik çalışman lazım, çünkü zayıf” gibi birçok düşünce var. Sınıfı geçmeyi garantiledikten sonra yani büyük resimde arıza yaratmadığı sürece elbette 5 olacak bazı dersleri, sınırda kalacak yani. Bu duruma hasar kontrolü diyoruz, daha pozitif tanımıyla ‘yetenek yönetimi’. İyi gözlemlemek gerekiyor çocuklarımızı. Hangi dersten en çok keyif alıyor, hangisinde en iyi? Cevap her neyse güçlü yanları buralardan besleniyor demektir. Çocuklarımızın en iyi yaptıklarını takdir edebilme, zayıf noktalarını kendilerine engel olmayacak şekilde yönetebilmelerine destek veren bir yaklaşım onların hayatına kalıcı artılar olarak yansıyacaktır.

Haberin Devamı

Psikolojide öğrenme modelleri

Hepimiz kendimize has bir kodla geliyoruz dünyaya ve büyürken farklı şekillerde öğreniyoruz bugün bildiklerimizi. Psikolojideki öğrenme modellerine bakacak olursak kimimiz daha işitsel, kimimiz görseldir. Kimisi yapılanı aynen tekrar ederek öğrenimini sağlamlaştırır, kimisi deneme yanılmayla öğrenmeye odaklıdır. Kimi çocuk derste dinlemeye, not almaya, evde tekrar yapmaya, ödevlerle pekiştirmeye ihtiyaç duyar. Kimi de derste bile dinlemiyor gözükürken, arkadaşlarıyla şakalaşırken yani iki arada bir derede çeker bilgiyi kendine. Derste öğrendiği için zorlanır “tekrar yap, ödev yap, ders çalış” söylemleriyle. Oysa iyidir de notları.

Pozitif Psikoloji öğretisi tüm bunları hatırlatır özellikle ebeveynlere. Sınav neyi iyi yaptığımızı, neyi yaparken zorlandığımızı tanımlar bize. 7-21 yaş arasında okulda, sonrasında plazalarda, masa başında bir yaşamsal performansa dönüşür ‘sınav kaygısı’. Daha pozitif, daha gerçekçi bir gözle bakmayı becerebildik mi yapamadık-larımızın faturası yerine, başardıklarımızın kutlaması olur sınav sonuçları!

Haberin Devamı

Ayşegül Kalem Ertan