Cadde'Ters köşe işler yapmak istiyorum'

'Ters köşe işler yapmak istiyorum'

28.03.2019 - 08:15 | Son Güncellenme:

Timur Acar, güldüren adam rollerinin üzerine yapıştığını söyledi. Oyuncu, “Her zaman sevimli çocuk, eğlendirecek diye bir şey yok. Ters köşe işler yapmak istiyorum” dedi.

Ters köşe işler yapmak istiyorum

Timur Acar, 12 Nisan’da vizyona girecek ‘Kapı’ filminde başrolü Kadir İnanır ve Vahide Perçin’le paylaşıyor. “Keyifli bir deneyim oldu” diyen oyuncuyla, projenin detaylarını, tiyatro tutkusunu ve eşi Eda Özerkan’la evliliğini konuştuk.
‘Kapı’ filmiyle başlayalım... Ne anlatıyor?

Ters köşe işler yapmak istiyorum
Bir yol hikayesi. Mardinli bir ailenin serüvenini anlatıyor. Yurt dışına 70-80’li yıllarda gitmişler. Bir çocuklarını kaybediyorlar ve bunun üzüntüsüyle Almanya’ya taşınıyorlar.
Sizin canlandırdığınız Remzi bu hikayenin neresinde?
Remzi’ninki bir değişim hikayesi. Kendi halinde, dünya işlerine kapılmış.
Çekimler nasıl geçti?
Yazın çektik, keyifliydi. Mardin, Konya, Ankara ve İstanbul’da geçiyor. Daha önceki röportajlarımda, “Nasıl bir filmde oynamak istersiniz?” diye sorduklarında, “Yol hikayesi” demiştim. Çağrdık galiba. Bayağı araba kullandık Kadir Abi’yle.
Kadir İnanır’la ilk kez bir projede rol alıyorsunuz. Birlikte çalışmak nasıldı?
Keyifliydi. Eee tabii şartlar, sıcak, otomobilin içindesiniz... O yüzden biraz yorucuydu. Ama çok değişik yerlere gittik. Kadir Abi’yle çalışmak biraz şaşırtıcı, çünkü bir yerden geçiyorsunuz, bakıyor ve “78 yılında burada şu filmi çekmiştik” diyor. Yaşadıklarını, o yıllarda film çekmenin ne kadar zor olduğunu anlattı. Bizim yaşadığımız tecrübeleri de konuştuk.
Film sektörü farklı bir sürece girdi, diziler ocakta ekrana ara verdi... Yaşanan gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Biriken bir süreç aslında, devamlı sorunları olan bir sektör bizimkisi. Bakalım, izleyip göreceğiz. Netflix gibi değişik platformlar var artık. Herkes bir gün gelecek ve ünlü olacak diye düşünüyorum. “Abi sizin işiniz çok zor”lar bitti.
Ağırlıklı olarak komedi projelerinde izliyoruz sizi. Gülderen adam rollerinin üzerinize yapıştığını düşünüyor musunuz?
O ‘yapışma’ durumu devam ediyor. İnsanlar sizi bir rolde sevdiğinde, genelde hep o şekilde görmek istiyor. Biz de değişik yelpazelerde işler yapmak niyetindeyiz. Her zaman sevimli çocuk, eğlendirecek diye bir şey yok.
Bazen ters köşe işler yapmak istiyorum. Komedi, dram ve diğer türler... Bir tarafında kalmak üzücü olurdu.
Tiyatro oyunları nasıl gidiyor?
Üçüncü oyunuma başladım, Koffi Kwahule’nin yazdığı, Kemal Aydoğan’ın yönettiği ‘Ağaçların Kokusu’...
Kazandığını tiyatroya yatıran isimlerdensiniz...
2006 yılından beri oyunculuk yapmaya çalışıyorum, tiyatro da hep hayatımda oldu. Moda Sahnesi’ni 2013’te kurduk, altıncı sezona doğru gidiyoruz.

‘Aşkta ölüme inanmıyoruz’
Eşiniz Eda Özerkan’la aynı projede rol almak ister misiniz?
Şu an Eda’nın başında küçük bir hanımefendi var, o birazcık başka bir diyara doğru sürükledi bizi. Eliz, okul öncesi eğitime başlayacak, sonra Eda da bir şeyler yapacak gibi... Bir de biz yardımcı istemedik, ikimizin de çalışmadığı dönemdi, “O süreci kızımızla geçirelim” dedik. Gece kalkmalar, nöbetler çok şey kattı. Perçinledi.
“Evlilik aşkı öldürüyor” klişesi için ne diyeceksiniz?
Öldürmemek için o nabzı devamlı tutmak gerekiyor. Aşkta ölüme inanmıyoruz.
Baba olmak hayatınızda neleri değiştirdi?
Sakınmayı sevmeyen bir adamım. Ama o sokakta koşarken aklında değişik düşünceler oluyor. “Ne olur, düşer mi?” diye kaygılanıyorsun. Bir koruyuculuk geliyor.