23.10.2011 - 13:37 | Son Güncellenme:
Leyla ile Mecnun’u takip ediyor muydunuz?
Müge Boz: Her hafta takip edemiyordum tabii. Ama arkadaşlarımla bir araya gelip izlerdik biz ‘Leyla ile Mecnun’u. Dizinin kendine has bir dili var, ben de o dile hâkimdim yani. Ama tabii çekimlere başlamadan tekrar izledim tüm bölümleri.
Zeynep Çamcı: Ben de çalıştığım için çok takip edemiyordum önceleri ama sonra etrafımdaki herkes “Leyla ile Mecnun diye bir dizi var…” demeye başladı. Merak edip başladım izlemeye, acayip komik sahneler yakaladım, çok sevdim. Sonra kendimi dizinin içinde buldum!
Çekimlere başlayalı henüz iki gün olmuş gerçi ama ne umuyordunuz, ne buldunuz sette?
Müge Boz: Benim hiçbir çekincem olmamıştı adaptasyona dair. Zaten duymuştum da ekibin çok iyi olduğunu. Evet, bir karakter çıktı, biz onun yerine giriyoruz ama biz farklı karakterler olduğumuz için, çok fazla endişe duymadım. Zaten burada tam bir ekip çalışması var. Örneğin, bir sahne çekilirken oyunculara da fikirleri sunuluyor. Normalde senarist yazar, oyuncu oynar, ama burada güzel bir paylaşım var; bu çok önemli, çok rahatlatıcı.
Zeynep Çamcı: Ben de endişelerle gelmedim buraya. Henüz çok fazla sahne çekmedik ama çektiklerimizde de kendimi inanılmaz rahat hissettim zaten.
Karakterleriniz nasıl tipler, oynamakta zorlanacağınız tarafları var mı?
Müge Boz: Şirin, abisiyle yaşıyor. Abisi dansçı, Şirin de hem fizik okuyor hem de sosyolog. Aslında ciddi, sıradan ve sıkıcı bir hayatı var. Ama Mecnun’la tanıştıktan sonra, mahalle hayatı onun epey ilgisini çekecek. Sosyoloji okumuş olmanın verdiği ilgiyle, olaya biraz da deneysel bir gözle bakarak mahallelinin içine karışacak. Benim de, ilgim vardır fiziğe, evde kuantum üzerine kitaplarım bile var hatta.
Zeynep Çamcı: Sedef anneannesiyle yaşıyor. Pizzacıda çalışıyor, ekmek parasını kazanıyor. Mahallenin kızı. ‘Karaböcek’ bir şey. Tam oynamak istediğim gibi bir tip. Bana benziyor zaten.
Müge Boz: Bir de senaryoyu elime aldığımda, ‘rahat’ bir şeyle karşı karşıya olduğumu anlamıştım ben mesela. Karakter analizinde, “Bu da böyle bir kızımız” filan yazıyor mesela parantez içinde. Burada böyle bir şey olsa ne güzel olur, yaparsınız siz, aslansınız, kaplansınız filan…
Doğaçlama yapmaya çok elverişli bir proje ama kimileri bunu tercih etmez. Sizin tercih ettiğiniz bir şey mi?
Müge Boz: Evet ama çok fazla sahne çekmedik henüz. Ama doğaçlamaya açık bir senaryo ve tabii bu çok daha farklı bir enerji yaratıyor. İlerleyen günlerde ortaya güzel şeyler çıkacağına eminim.
Diziye ikinci sezonda katılıyorsunuz. Bir projeye başından itibaren dahil olmak daha kolay olsa gerek. Adaptasyon sorunu yaşıyor musunuz?
Müge Boz: Bence sonradan dahil olmak daha kolay. Baştan birlikte başladığınızda, hiçbir şey oturmadığı için, kimse bir şey bilmediği için, oynadığın partnerle zorlanıyorsun. Ama şimdi ben sahneyi birlikte oynayacağım oyuncuya bir şey sorduğumda ondan net bir cevap alabiliyorum. Bu da bazı şeylerin daha çabuk ve kolay oturmasını sağlıyor.
Zeynep Çamcı: Biz şu an zaten birlikte oynadığımız karakterleri tanıyor gibiyiz. Bu çok büyük rahatlık veriyor. Bu durumun dezavantajını görmedim henüz.
Radyo-TV’den oyunculuğa
İkiniz de aslında Radyo-TV okumuşsunuz, kameranın arkasında olmak mıydı amaç?
Müge Boz: Ben Sinema-TV okudum, Halkla İlişkiler’de yandal yaptım. Yurtdışında reklamcılık ve fotoğrafçılık eğitimi aldım. Yani medyada, kamera önü dışında okunabilecek her şeyi okudum. Kamera arkasında da çalıştım. Kamera önüne geçmem yavaş yavaş oldu. Arkadaşlarımın işlerinde, ufak tefek reklamlarda oynadım, daha sonra da Şüphe ve Karakol dizileri geldi. Oyunculuk dersleri alıyorum şimdi, Ti Performans’tan Hakan Pişkin’le çalışıyorum.
Zeynep Çamcı: Ben de İstanbul Üniversitesi Radyo-TV mezunuyum, Orada yüksek lisans yapıyorum halen. Ama ben ‘rollenmeyi’ severdim zaten. Hatta bu bölümü tercih etme sebebim de odur.
Burak Aksak (senarist): Karakterlerin ismi bile yoktu
Yeni karakterleri nasıl yarattınız?
Burak Aksak: Bu zamana kadarki en zorlandığım bölüm oldu. Karakterleri yaratmaktan ziyade, o kaos ortamını nasıl aşacağımızı bilemedik. Akşam Onur Ünlü ve Funda Alp’le toplantı yapıyoruz, Leyla karakterini devam ettirmemeye, başka karakterler üzerinden yürümeye karar verdik. Sabaha Onur Ünlü’den telefon geldi, ameliyata giriyorum diye. Bana da ‘Moralini bozma, bölümü bitir’ diyor. Öyle bir ortamda yazdım bir de yeni karakterleri. Hatta karakterlerin ismi yoktu! Kız 1, Kız 2 diye yazdım senaryoyu. Ama şimdi çekimler başladı, yavaş yavaş oturacak.
Biraz da oyuncuya göre mi yazılıyor senaryo?
Oyuncunun neler yapabildiğini gördükten sonra, ona göre şeyler yazmaya başlıyorsun. Bazen oyuncu sahnede ufacık bir doğaçlama yapıyor. O hareketi, mimiği ya da cümleyi onun sürekli kullandığı bir şeymiş gibi devam ettiriyorsun mesela. Bu şekilde gelişiyor.
‘Leylalar’ arasında rekabet olacak mı?
Eskiden, Arda ve Mecnun arasında aşırıya kaçan bir rekabet vardı. Öyle bir rekabete sokmayacağız yeni karakterleri.
Yeni klip var mı peki?
Mecnun hep “Pardon, bir dakika bakar mısınız?” diyor ya, geçen gün yazarken, böyle bir şey vardı sanki dedim. Google’layınca hatırladım ki, Arif Susam’ın şarkısı! Yeni klibi, Arif Susam’ın ‘Pardon Bir Dakika Bakar mısınız?’ şarkısına gelecek. Şirin ile Mecnun oynayacak.