23.11.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:
Şu sıralar Londra’daki ‘Photograph 51’ isimli tiyatro oyununda rol alan Nicole Kidman, 17 sene aradan sonra yeniden tiyatro sahnesine dönmenin heyecanını yaşıyor. Avustralyalı oyuncu, DuJour dergisine kariyerinden ve aile hayatından bahsetti.
- Zamanlama konusunda nasıl birisiniz?
Çok dakikimdir. Dakik olan herkesi de takdir ederim. İnsanların tam zamanında yerinde olması gerçekten güzel bir davranış. Bir çeşit saygı ve görgü örneği.
- Boş vakitlerinizi nasıl değerlendirirsiniz?
Eğer bir dakikalık bir boş vaktim varsa meditasyon yapar ya da hayal kurarım. Bir saatlik boşluğum varsa, çocuklarımla oynarım. Bana çocukluğumu hatırlatır. Eğer bir günüm boşsa uzun süren bir kahvaltı yapar, gazete okur ve yüzmeye giderim. Sidney’deysem sahile giderim.
- 17 yıl sonra sahneye dönmek nasıl bir duygu?
Dehşet vericiydi. ‘Tamam yaparım’ dediğim anda aslında ne kadar korktuğumun farkına varmamıştım. 17 yıl önce böyle bir korku hissettiğimi hatırlamıyorum.
- Jet - set hayatınız sizi yormuyor mu?
Çok şanslıyım çünkü aile bağlarımız kuvvetli. Bir geceliğine bile olsa yer değiştirmeyi seven inanılmaz bir eşim var.
Bir keresinde Milano’da sahnemiz vardı. Keith de Amerika turnesindeydi. Ona ‘Geri dönmen çok zor, gelmene gerek yok’ dedim ve cevabı ‘Uçuyorum’ oldu. 10 saatlik yolu geldikten sonra oyunda yanımda oldu ve tekrar geri dönerek konser verdi. Bu benim için aşk demek. Olağanüstü bir durum ama ben de aynısını yapardım.
- Birleşmiş Milletler İyi Niyet Elçisi seçildiniz...
Birleşmiş Milletler’le yaptığım iş her zaman kadına karşı şiddetle, kadınlara eşitlikle ve diğer ülkelerin de yasalarını bu yönde değiştirmeleriyle ilgili oldu.
- Yönetmenlik yapmayı düşündünüz mü?
‘Burada bir hikaye var ve ben bunu anlatabilirim’ şeklinde düşündüğüm zamanlarım oldu. Ama büyük yönetmenlerle çalıştığım için bu durum inanılmaz derecede göz korkutucu. Eğer yazabilirsem büyük ihtimalle yönetebilirim de.
-Peki ya yazarlık?
Kısa hikayeler yazdım. Senaryolar da yazmaya başladım, hatta biri tanesi bitmek üzere. Fakat şu sıralar pek vaktim yok.
‘Hikaye ve karakteri sevdim’
- Şimdilerde ‘Photograph 51’ isimli tiyatro oyununda Rosalind Franklin adında bir bilim insanını canlandırıyorsunuz. Sizi bu role çeken şey neydi?
Galiba ben böyle hayatı olan insanlardan etkileniyorum. ‘Photograph 51’da kadın bir senarist ve çok insancıl. Rosalin’i oynamak istedim çünkü hikayeyi okudum ve karakteri sevdim. Onun asabi, delirmiş ama tamamen fedakar ve kendini adamış hallerini sevdim. Onun tutkuyla bağlandığı tek şey bilimdi.
‘Eşimle kırk yılda bir mesajlaşıyoruz’
Dört çocuğum var ve onlarla iletişimde olmak çok önemli. Aslında teknolojinin tam da içindeyim ama benim hayatımı yönetmesine izin vermiyorum. Keith ve ben kırk yılda bir mesajlaşıyoruz. Bu mesaj da ‘Sesini duymak istiyorum’ oluyor. 10 yıldır birlikteyiz ve ilişkimiz boyunca da bu hiç değişmedi. Birbirimize mail de göndermiyoruz.