Rock efsanesi öldü

“Tek akor yeter, iki akor zorlama olur, üç akorla zaten caza girmiş olursun.”
Lou Reed’in müziğe yaklaşımını anlayabileceğiniz cümlelerden biri. Zira enstrümanlarla cambazlık yapmanın değil sözler ve içerikle derdini anlatmanın ekolündendi.
60’ların sonu, 70’lerin başında Beatles, The Rolling Stones, Led Zeppelin ortalığı kırıp geçiriyor olabilir. Ama New York ve Bohem Mahallesi East Village Lou Reed’den soruluyordu. Reed The Velvet Underground ile sokak kültürünü stil sahibi bir hale getiren kültürel değişimin içindeydi.
Lewis Allan Reed 1942’de New Yotk’un Brooklyn Mahallesi’nde doğdu. Üniversite yıllarında şair Delmore Schwartz ile çalıştı ve ondan etkilendi. Müziğe ve şiire ilgi duyuyordu. 60’ların ortasında John Cale ile tanıştı. İkili daha sonra The Welvet Underground’u oluşturdu. Ekip o yıllarda aynı kültürün bir parçası olan ve tabiri caizse aynı ortamlarda takılan Andy Warhol’un dikkatini çekti. Grup ilk albümü “The Velvet Underground & Nico”yu 1967’de Andy Warhol prodüktörlüğünde, daha doğrusu sponsorluğunda hazırladı.

20 solo albüm yaptı
Reed New York’un bohem yaşamını, mahallelerini ve sokakları anlatan, uyuşturuculardan ve cinsellikten cesurca bahseden sözler yaptı. 1970’te gruptan ayrılmasının ardından 1972’de yaptığı “Transformer”, bugün klasik kabul ediliyor. David Bowie’nin prodüktörlüğünü üstlendiği albüm “Walk On The Wild Side”, “Perfect Day”, “Satellite of Love” gibi en fazla bilinen ve sevilen şarkıları da içeriyor. Reed’in David Bowie ile takıldığı yıllar, glam rock’a içeriden bakan bir film olan “The Velvet Goldmine”a da esin kaynağı olmuştur.
Reed, 20 kadar solo albüm yaptı. Verimli bir sanatçıydı. 2003’deki “Raven” son döneminde yaptığı en dikkat çekici albüm sayılabilir. Reed’in 2011’de Metallica’yla birlikte kaydettiği konsept albüm “Lulu” ise eleştirmenlerin kafasını karıştırdı. Kimileri nefret etti, kimileri bayıldı. Reed ise işleri konusunda her zaman iddialıydı. “Şu ana kadar yapılmış en iyi şeyi yaptık” demişti bu albüm için.

‘Modern tıbbın zaferiyim’
Reed 2000 yılında İstanbul’da bir konser vermiş, basın toplantısında kendisine The Velvet Underground’a dair soru soranlara “O tarih oldu, artık sormayın” yanıtını vermişti. Lou Reed bu yılın başlarında karaciğer nakli oldu. 3 Haziran’da “Modern tıbbın zaferiyim, yiyim” diyen Reed’in durumu giderek kötüleşti.
Gitarist, söz yazarı ve şarkıcı, 20’nci yüzyılın şehir ozanı geleneğinin en önemli temsilcilerinden Lou Reed 71 yaşında yaşamını yitirdi ve arkasında şahane albümler, kimsenin görmezden gelemeyeceği bir kariyer ve unutulmayacak bir stil bıraktı. Müziğinin etkileri bugün de yeni nesil sanatçılar üzerinde devam ediyor.

Lou Reed’in ‘Velvet Underground'dan ayrıldıktan sonra çıkardığı "Transformer" adlı albümü rock tarihinin en iyi albümlerindendi.

İngiliz Guardian acı haberi duyurdu

Lou Reed’in 71 yaşında hayatını kaybettiği haberi dün akşam Türkiye saatiyle 19.20’de Rolling Stone Dergisi’nin internet sitesinde yer aldı. Yaklaşık bir saat boyunca haber yayılırken, hayranları resmi bir kaynaktan onaylanmayan ölüm haberinin yalanlanmasını bekledi. Ancak bir saat sonra Reed’in İngiltere’deki ajansı Guardian gazetesine Lou Reed’in hayatını kaybettiğini açıkladı.

KÜLTÜR SANAT SERVİSİ