Çocukluk yıllarımdaki Taksim’i unutamam, Gazi Mustafa Kemal Atatürk anıtıyla resmi bayramlarda eski Sular İdaresi’nin önündeki havuzdan akan ışıklı sular ve de azınlığının göz bebeği İstanbul’un yaşam merkezi Beyoğlu ve Cihangir...
Cumartesi günleri annem Süheyla Hanımefendi ile bundan tam 60 yıl önce Beyoğlu’na çıkarken dikkat edilecek noktalar vardı. Ayakkabılar boyalı olacak, genellikle kravat takılacak, saça briyantin sürülecek, neyse ki o yıllarda tıraş olmuyordum. Beyoğlu’na, arzıendam etmek için Fransız Konsolosluğu’nun muhteşem binasının önünden geçerek, giriş yapardık. O yıllarda oturduğumuz Maçka’dan Taksim’e gidişimiz genellikle tramvayla olurdu. Tabii ki annem de özellikle şık giyinirdi.
Yaldızlı parçalar
O yıllarda bu tipteki lüks pastanelerde en az dört veya beş farklı pasta masaya gelir, misafir seçerdi içinden beğendiğini; tabakta mutlaka milföy ve ekler değişmeyen çeşitti. Gümüş demlik ve Rosendal fincanlarla gelen çay da ayrı bir ritüeldi. Bu 10’lu yaşlardaki bir çocukta tabii ki büyük hayranlık uyandırıyordu. Etrafta gayet şık beyefendiler ve hanımefendiler bazıları tek, bazıları da benim yaşlarımdaki veya daha büyük çocuklarıyla gelirler, genellikle Fransız gazeteleri ve mecmuaları okurlardı.
Dönüş yolumuzun mutlak son durağı Beyoğlu Çikolatacısı’ydı... Oradan beyaz yaldıza sarılı, annemin psikolojik moduna göre bir, iki veya üç parça çikolata alınırdı. Şimdilerde yeniden özellikle İstanbul ve Anadolu’da kahveyle birleşerek gelişen bir markadan biraz bahsetmek istiyorum.
Aynı atmosferle
1988 doğumlu Seda Sezer Şahin, iki evlat annesi genç bir girişimci... Bu ruh onda çocuk yaşta babasının dükkanında verdiği hizmetle başlamış. Doğu Akdeniz Üniversitesi’ni bitirdikten sonra da medya ve iletişim danışmanlık hizmeti veren şirketlerde çalışmış. Daha sonra evlenip, Antalya’ya yerleşmiş ve bir gün duyduğu tramvay sesiyle Beyoğlu’nu hatırlayıp, şehre Beyoğlu çikolatası götürmeye karar vermiş. 1983 Beyoğlu Çikolata ve Kahve, bir süre sonra 40 metrekarelik bir mağazada Beyoğlu’nun nostaljik ve geleneksel atmosferiyle kapılarını açıyor. Özel reçeteli ürünlere talep artınca da Antalya’dan sonra Anadolu’ya, beş yıl içinde de dünyaya açılıyorlar.
Yaklaşık 70 çeşit çikolata, tamamen el yapımı ve dökme ürünler... Paketli olarak çikolata satışı yok ve katkı maddesi olmadığı için raf ömürleri çok kısa. Onların yanı sıra bitter şerit portakal, truf, pralin ve özel günlere dair çeşitler de var.
Konu kahveye geldiğinde Etiyopya öne çıkıyor. Menünün yıldızı ise salep, keçiboynuzu ve menengiç gibi yedi çeşit aroma içeren Beyoğlu kahvesi...
Bir de çikolatalı pizzadan bahsetmek isterim. Eritilmiş çikolatadan hazırlanarak taze mevsim meyveleri ekleniyor. Beyoğlu Kraliçesi, Tatlı Saksı ve Beyoğlu Kulesi gibi tatlılar da denenebilir.
Son olarak adında Beyoğlu geçen bir markanın neden İstanbul’da şube açmadığını soruyorum. Seda Hanım şöyle cevaplıyor: “İstanbul’da yeni noktamızla anlaşmak üzereyiz, kesinleştiğinde açıklayacağız. Marka olarak orada yer almayı arzu ediyoruz.”
Kıbrıs dizileri üzerine...
‘Bir Zamanlar Kıbrıs’ dizisi, geçtiğimiz hafta TRT 1 ekranında başladı. Hayatımın son 25 yılını geçirdiğim ikinci vatanım Kıbrıs’ın, gerek tarihi gerekse doğası sayfalara sığamayacak kadar kıymetli... Bu gibi yapımların, Ada’yı farklı bakış açılarıyla anlatan projelerin televizyon kanallarında günden güne artarak yer alması beni çok memnun ediyor. Temennim odur ki; Kıbrıs’ı yalnızca dizi ya da belgesellerde görmeyelim, o yaşanmışlıkları Ada’nın bir de kendisinden dinleyelim... Sağlıkla kalın.