SARDUNYA’NIN YENİ MEKANI

İstanbul Belediyesi’nde görev yaptığım 80’li yıllarda tesadüfen Gülhane Parkı’nda yine büyükşehrin yaptığı bir etkinlikte tanıştım Sedat Zincirkıran’la. Genç, atak, yiyecek - içecek sektöründe yükselmek isteyen bir kişiliğe sahipti. Daha sonraki senelerde irtibatımız kopmadı. Gençliğimizin efsanevi lokali Sardunya’yı sevgili Gülsüm ve Sami Coşar’la kurdu ve uzun yıllar işletti. Atilla Demircioğlu ve gitarını sevdirdi, hatta müptelası etti. Ne de olsa serde Saint Josephlilik var. O zamanlar Fransız şansonları dinleyecek çok fazla imkan yoktu. Haftanın belirli geceleri ‘U’ şeklindeki barın etrafında olurduk.

Daha sonraki yıllarda Sardunya Catering’i organize etti, fabrikalara yemek veren bir dev yarattı. Et rendering tesisini buna ekledi. Karaköy Deniz Ticaret Odası’nın rıhtımını başarıyla uzun yıllardır işletiyor, onun sayesinde dinledik Bülent Özdemir & Hande ikilisini.

Geçtiğimiz haftalarda arayıp çok değişik bir projeye imza attığını ve bunu göstermek istediğini söyledi. Adres ise çok enteresandı; yıllar öncesindeki Gayrettepe Sardunya. Yeni adı Bosphorus Brewing olan kuruluşa doğru yola koyulduk. Burası 2012 yılından beri faaliyette olan bir bira üretim ve sunum tesisi. Uzman kimyager Hüseyin Öztürk ve yardımcısının imal ettiği değişik tat ve renklerdeki yedi cins bira, Sardunya’nın ekol yiyecek - içeceğiyle birleşiyor. Üç katlı bir ingiliz pub diyebiliriz, hatta pub’tan da öte bir restoran olmuş. Başında da Karaköy Sardunya’dan tanıdığım ve hatta ilk kitabımda da yer verdiğim başarılı bir aşçı kızımız var. Rahmetli Tuğrul üstadımın en sevdiği öğrencilerinden biri olan Çiğdem Alagök Coşkun.

Hem sunum hem bilgi veriliyor

Menüde en çarpıcı tatlar; Belçika’dan deneyimli Erkan Karaduman’ın yönetiminde imal edilen el yapımı sosisler, deniz ürünleri, özel formülle kurutulan patates cipsleri, tempura hamuruyla hazırlanan ve derin demir tavada kızartılan sebzeler, değişik mini burger ve
sandviçler.

Hayran kaldığım ve tadıyla çocukluğuma yolculuk yaptığım lezzet ise ‘annemin ızgara köftesi.’ Aslında basit ama bir daha gidersem ilk olarak isteyeceğim şeydir.

Son olarak bira yapımıyla ilgili birkaç nokta: Kullanılan şerbetçi otları Almanya, Amerika, Slovenya ve İngiltere’den getirtiliyor. Maltlar ise İngiltere’den. Öğrendiğime göre birada su çok önemli. O da ters ozmosla arıtma sonunda elde edilip kullanılıyor. Mayalar,
Belçika ve Fransa menşeli.

Biralar tepside geliyor ve size içmeden evvel küçük bir brifing de veriliyor. İsmail Kalemkuş, bu işi adeta hatmetmiş. Barda Selçuk Tiryaki, aldığı eğitimle size zarif ama kendinden emin bir ifadeyle birayı anlatıyor. Menü aslına çok geniş. Çıtır tavuk kanatları, ciğer pate özel ekmeği eşliğinde ev yapımı tavuk, tahıl salatasıyla midye tava, buharda somon salatası, fishand chips, fajita, hamburger ve dana şinitzel. Tatlılarda ise karamel sosla sunulan hurmalı cevizli kek, elmalı crumble ve çikolatalı suffle.