SAN FRANCISCO GÖRÜLMELi

San Francisco’ya ilk bakışımda sanki güzel İstanbul’umuzu görmüş gibi oldum. Şehrin simgesi Golden Gate bizim Boğaziçi Köprüsü’nü andırıyor. İnişli çıkışlı, yokuşlu sokaklar hiç Amerika şehirlerine benzemiyor. Yedi tepeli İstanbul’a karşılık bu şehirde 43 tepe mevcut. En ünlüleri Russian, Two Pealo ve Telegraph Hill. Hepsinden kentin bir bölgesi muhteşem görünüyor. İsterseniz gizemli adaları, isterseniz etkileyici tarihi Victoria evleri veya gökdelenleri seyredin. Artık İstanbul’da unuttuğumuz sis düdüğü sesini burada sık sık duyuyorsunuz. Eskiden alışık olduğumuz tramvay zilinin çınlamasını her an hissedebilirsiniz. Hava bütün mevsimlerde ılıman sayılır. Kaliforniya’nın büyük kısmında yazları hissedilen kavurucu sıcak, bu bölgede kendini çok hissettirmiyor.

San Francisco’da kalitesi en yüksekten en aza kadar 5 binden fazla restoran var. Şehire altın aramaya gelen ve 19. yüzyıldan beri yerleşmiş olan çeşitli uluslardan birçok insana, kendi adetlerine göre yemek veren lokantaların sayısı da göz ardı edilemez.

Manzara da fiyatlar da uygun

Kentin önemli bir negatif tarafı ise deprem sallantıları ve bunun yarattığı korku. 2004 yılında belediye başkanı Gavin Newsom’un birçok eşcinsel çiftin evliliğini onaylaması hem bölgede değişik bir enerji yarattı, hem de dünyada çok konuşuldu.

Çin mahallesi de mutlaka görülmesi gereken yerlerden. Chinatown Gate Köprüsü’nden geçmeli ve Uzak Doğu gizemini merak edenlere yeterli olacak derecedeki lokantaları, büyük binaları, dükkanları, kuaförleri ve yaşam ünitelerini gezmelisiniz.

Turist olarak gidilecek ilk yer Disneyland’dır. Onu körfez (EMBARCADERO) takip ediyor. Bu bölgenin en kritik, en hareketli ve cazip yeri ise Pier 39. Burası eski limanın alt kazıklarının üzerine inşa edilmiş çok büyük bir alan. Burada sayısız alışveriş, konser, gösteri alanı, en önemlisi de sembol olan bölgenin yerel deniz mahsullerinin sunulduğu restoranlar bulunuyor. Hem fiyatları hem de manzaralarıyla tek kelimeyle muhteşemler.

Davetsiz misafir deniz aslanları

Bazılarının artı bazılarının eksi gördüğü inatçı deniz aslanları ise bölgenin 1990’dan beri yılmaz bekçileri. Davetsiz kavgacı, bağıran ve kötü kokulu misafirler. Resim çekmek için belediyenin kurduğu tribüne çıkmak gerekiyor. Kuyruk beklediğim alanın her şeye rağmen ilgi uyandırdığını hatta özellikle eşleşme ve yavrulamaları izlemek için meraklıların geldiğini görmek şaşırtmadı.

Restoranlara girdiğinizde istakoz, midye çorbası, karides, yengeç kokteyli veya kabukluları her daim yiyeceğiniz şekilde sunuluyor.

San Francisco’ya giden her yabancı tramvaya biner, Victoria evlerini görür. Aynı zamanda bir tepeye çıkar ve en son olarak da Pier 39’da yarım gün geçirir.

Amerika’nın bir diğer yüzü olan bu şehir, bize birçok ABD şehrinden daha yakın ve sıcak gelebilir diye düşünüyorum.

Değerli okuyucularım,

Acısıyla, tatlısıyla 2015 yılını geride bıraktık. 2016 hepinize sağlık, huzur ve mutluluk getirsin. Hep birlikte olalım. Bizim ellerimiz, sizin gözleriniz gücünden kaybetmesin.