İstanbul Hilton Otelleri’nde uzun yıllar, Merit Otelleri’ndeyse bir süre çalışan ve bu arada birlikte mesai yaptığım yiyecek-içecek direktörü Jirayr Zagikyan’ın oğlu, ‘Marmaris Marina’da muhteşem bir restoran ve kulüp açtı’ dediklerinde
tabii ki hiç şaşırmadım. Ne derler bilirsiniz: ‘Armut dibine düşer.’
Dünya mutfağından değişik tatları denemek için yola koyulduk. “Mekânın yeri zaten kendini satar” derler ya, gerçekten People 180’in konumu tam da böyle, aynı adı gibi hem marinaya hem de tüm Marmaris koyuna hakim. Gündüz gelenler
genelde alt katta, gece gelenler ise belli bir saatten sonra artan müziğin
ritmiyle Loona Club’da eğlenebiliyor.
Markanın yaratıcısı Aret Zagikyan’ın daha önceleri yaşadığı ve başarılı bir 10 yıl geçirdiği Sahalin Adası’nda edindiği tecrübe, yiyecek-içecek müdürü olarak bulunduğu Türkmenistan tecrübesiyle birleşmiş ve biraz da baba toprağının desteğiyle, ortaya harika bir sonuç çıkmış. Tam anlamıyla dünya mutfağı demek mümkün.
Ette iddialılar
Başlangıçlarda Hindistan cevizli karides pane ve milföy hamuruna sarılı kızarmış jumbo karides öne çıkıyor. Paylaşımlıklarda favorim, çeşitli baharatlarla marine edilip kızartılmış zeytinler ve Avustralya usulü peynirli patates kızartması... Tercih etmeyenler için yengeç ve avokado kulesi de mevcut. Bunu yazarken içimden bir ah çekiyorum ve “Eskiden Tuzla’nın Pavli Adası’nda ne yengeçler çıkardı” diyorum. Ne yazık ki şu anda kullanılan yengeçlerin yüzde 90’ı ithal.
Salatalar çok çeşitli ve değişik yörelerden... Porto Riko usulü taze bahçe yeşillikleri, kırmızı ve yeşil biberler, yeşil zeytin ve arzu edilen soslarla ikram edilen ahtapot salatası ya da kajun baharatlı tavuk sezar salatası denenebilir.
Benim tavsiyem, bir klasik olan parmesanlı roka salatası olacak. Aret, etler konusunda çok iddialı. Kendi meslek hayatında her zaman en önem verdiği şey, etin hep istenildiği şekilde pişirilmesi olmuş. Dolayısıyla bu konuda çok hassas. En başarılı bulduğum tabak, fileminyon oldu.
“Menüde neden ‘people farkıyla’ yazıyor?” diye sorduğumda, övünerek “Böyle fileminyon kimsede yok” diyor. Sanki bir steakhouse misali 12 ayrı cins et var. Sırt filesinin kaburgalara yakın kısmı olan antrikottan, New York Strip’e kadar birçok çeşit var. Bir de bonfile iskender, şişte köfte, kuzu pirzola veya Kore usulü et sote
olan ‘Bulgogi’ de mevcut.
Bitmeyen menünün son iki başlığı ise hamburgerler. Proteini yüksek tutmak isteyenler için uygun, iki hamburger köftesi arası eritilmiş peynirli bir seçenek olan ya da brie peyniriyle yaptıkları cheeseburger denenebilir. Deniz mahsüllerindeyse özel bir sosla marine edilen somon ya da güveçler revaçtaymış. Ancak benim özellikle başarılı bulduğum grup, makarnalar ve noodle’lar oldu. Bir şef bu kadar ülkede mutfak yönettiyse, ana vatanında başarılı olması kesinlikle tesadüf değildir.