Sevgili kuzenim Deniz Uluğ, “Dayıcığım seni Almanya’ya götüreyim mi?” dediğinde Los Angeles’ın şirin sayfiye bölgesi Newport’taki bir alışveriş merkezinin önünden geçiyorduk. Cevabım “Saçmalama” oldu. Birkaç dakika içerisinde kendimi çok sevdiğim ve ilk gördüğüm Avrupa şehri Nürnberg’in benzeri bir yerde kilise önünde buldum. Hakikaten bir Alman köyü yaratılmış. Tam teşkilatlı oteli, restoranı, kuaförü, güzellik salonu, şarap evi, bira barı, dispanseri, sadece Almanya’dan gelen objelerin satıldığı hatıra eşya evi, strudel ve siyah tam buğday ekmeği imal eden pastanesi, 30 yıldır sadece Alman ustaların imal ettiği ayakkabıları satan bayan Heidi’nin dükkanı...
Popülaritesi azalmış olsa bile
Yine köye dönersek, birkaç senedir popülaritesi azalmış. Artık gerçek ev ve dükkan sahipleri yaşlanmış, vefat etmiş ya da bölgeyi terk etmiş. İkinci nesil ise Amerikalılaştığı için dükkanların bir kısmı Çinli, bir kısmı ise Koreli ve İtalyan iş adamları tarafından alınıp kiraya verilmiş. Dikkat ettiğim başka bir konuda marketlerdeki binlerce malın Almanya’dan ithal edilmiş olması. Lokanta ve pastanelerdeki çeşitlerde yine Alman kültürüne göre... Menüden birkaç örnek vermek gerekirse;
Ana yemeklerde; lahana turşusu ve patates püresi üzerinde ızgara Nürnberger sosis, ev yapımı patates salatasıyla kızarmış sazan balığı. Makarnalarda; pasta, peynir ve soğan confitile, el yapımı erişte, patates ve elma kompostosuyla kızarmış et ve soğanlı ravioli. Tatlılarda ise; vanilyalı dondurmayla sunulan elma gözleme, vanilya sos ve meyve kompostosuyla pişmiş maya hamur tatlısı ve Bavyera şarap kreması.
Kültürüne göre zaten bu bölgede yaşayan Almanlar, evlerinde olmayan yemekleri tatmak ve alıştıkları biraları içmek için cumartesi - pazar günleri bu mekanda buluşuyorlarmış. Lokanta bölümlere ayrılmış. Sebebini sorduğumda bana şöyle bir yanıt verdiler: “Gruplar için yaptık. Zira geniş bir bölgede yaşayan ve yıllar önce Amerika’ya göç eden Almanlar burada bir nevi vatan hasreti gideriyor. Örf ve adetlerini ara sıra da olsa uyguluyorlar. Bazıları çocuklarına, torunlarına bunları öğretiyorlar.”
Kilise ise maalesef yarı aktif. Zira artık cemaat iyice azalmış, hatta bir elin parmaklarını geçmeyecek duruma düşmüş. Burası kocaman Amerika’da küçücük Almanya. Keşke dünyanın birkaç yerinde de birer Türk kasabası, köyü olsa dedim içimden.