Reha Arar

Reha Arar

reha.arar@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

IRMA’YLA DEĞİŞEN  CRUISE SEYAHATİ
İlk defa bir Türk gencinin dünyanın en büyük gemilerinden birini yönetmesini görmek ve o başarıya şahit olmak için bir haftadır Florida’daydım. Ancak bölgedeki diğer tüm yaşayanlar gibi, Irma Kasırgası geldiğim günün ertesinde beni de tedirgin etti. Gemi Küba’ya vardığında yaşananlarla apar topar geri dönüp, Meksika’ya doğru yol aldık.

Profesyonel bir ekibin, kendinden emin, misafir odaklı kriz yönetimini görmek, konuklarını mutlu etmek için nasıl yedirip-içirip, eğlendirdiklerine şahit olmak güzeldi. Televizyon olmasa adeta unutuyor insan böyle bir doğal afetle mücadele ettiğini. İlk yaptıkları, ücretli wi-fi hizmetini bedelsiz hale getirmek oldu. Daha sonra bütün gün ve saatleri doldurmak amacıyla; şovlar, müzikaller ve bale gösterileri koydular. Yemeklerde ise Meksika ve Küba geceleri gibi değişik temalarla farklı milletlerden toplam bin 800 misafirle ilgilendiler.

Haberin Devamı

Her gün saat 10.00 ve 18.00’de kaptan misafirleri tiyatro salonunda toplayıp, durumla ilgili bilgi verdi. Bütün bu operasyonu yöneten ise Hatay’da doğup, Muğla Turizm ve Otelcilik Fakültesi’ni bitiren İrfan Hürriyetoğlu’ydu. Onunla yolum, uzun yıllar önce bir gemi seyahatinde kesişmişti. Tabirimi mazur görün ama ona o gün göz koymuştum ve üç yıl sonra Merit Royal Otel’de genel müdür olarak bizimle çalışmaya başlamıştı. Bu süreçte ondan çok şey öğrendik fakat bir gün o yine gençliğinin geçtiği yuvaya dönmek istedi. Royal Caribbean Cruises şirketi, onun ikinci evi gibi olmuştu ama bu sefer farklı bir dönüş yaptı ve zirveye geldi.

Birbirinden özel yemekler

Şimdi size bir şef masasından bahsedeceğim. Misafirler aynı anda belirli bir kıyafetle gelip oturuyor.

Peçeteler, özel giyimli servis elemanları tarafından konuluyor. Zarif bir hanımın içecek servisinden sonra domates ve avokado salatası özel bir sirke sosuyla geliyor. Onu trüf mantarı yağıyla pişirilmiş bıldırcın yumurtalı bezelye çorbası izliyor.

Şef Junior Downer’ın özel yemeklerinden tereyağlı poşe (bir cins buğulama ıstakoz) hakikaten nefis. Ana yemek öncesi gelen dömi glas soslu, içerisinde dana eti bulunan ravioliyi yadırgamadım desem yalan olur. Ana yemek olarak morel mantarı, tütsülenmiş sarımsak ve patates püresi üzerinde fileto dana, tek kelimeyle muhteşemdi. Zaten Amerika’nın neresine giderseniz gidin, et her zaman başarılı bir seçim. ‘Havasından mı, suyundan mı yoksa hayvancılığın daha çok ciddiye alınıyor olmasından mı acaba?’ diye düşünüyor insan. Son olarak ıslak kek ve çikolatalı musun birleşiminden oluşan ‘çikolata sabotaj’ adlı tatlı geldi. Yiyecek-içecek müdürü aslen Hindistan’ın Bombay şehrinde yaşayan Sheldon Rodrigues’in, bizzat mutfağa girerek yaptığı Hint yemekleri ise nefisti.

Haberin Devamı

Benim gibi baharat yiyemeyen birine biraz fazla gelmiş olsa da, Güneydoğu Anadolu’nun evlerde pişen tencere yemeklerine benzerliği gözümden kaçmadı.

Gemi seyahati yapmak, çok rahat ve farklı bir deneyim. Tek risk hava muhalefeti, onu da teknolojinin yardımıyla epey bir aşmışlar. Bizimki istisnai bir durum oldu. Doğal afetlerle mücadele etmek zorunda olmadığımız hoş bir sonbahar diliyorum.

IRMA’YLA DEĞİŞEN  CRUISE SEYAHATİ