Reha Arar

Reha Arar

reha.arar@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Geçtiğimiz hafta yazımın yayımlandığı gün, Rusya-Ukrayna Savaşı tam olarak anlaşılamamıştı. Ölü ve yaralı sayıları her kaynakta farklı idi. Fakat bugün Avrupa hakikaten çok büyük siyasi, ekonomik ve sosyal bir kaosa doğru gitmektedir. Bir tarafta büyük güç Rusya, diğer tarafta kahramanca direnen Ukrayna...
Benim en etkilendiğim dramatik görüntü ise perişan vaziyette metrolarda uyumaya çalışan aç biilaç mağdurlar...

Gündeme dair...

Bir dost daha göçtü

Nâlân’a çok yıllar önce Şimdi Cahide Palazzo’yu yöneten dostum Gülsüm Sami Coşar’ın işlettiği Zeytin’de tanımıştım, yan yana iki masada oturuyorduk. Ben çok kilolu dönemimdeydim. O da benden aşağı değildi. Bir anda birbirimize baktık. O bir kocaman bir tabak mantı, bense haşlama sebzeli salata yiyordum. Çünkü daha bir gün önce ünlü bir diyet uzmanına gitmiş ve ciddi para vermiştim. Bazı bardaklardaki kırmızı içecekler de o arada bana bakıyordu.
Dostluğumuz hep ilerledi, ana konumuz zayıflamak idi. Hayatı, dostlarını, ev hayvanlarını severdi. Televizyondaki son yıllarına kadar mutlu idi. Aramızdan ayrıldı, bende de dost boşluğu bıraktı.
Ruhu şad, mekanı cennet olsun.

Haberin Devamı

BİLİM KURULU KARARLARI

İki yıla yakın zamandır en dikkatle izlediğimiz ve de dinlediğimiz kişi şüphesiz Sağlık Bakanımız Dr. Fahrettin Koca...
Kendinden emin, inandırıcı ve gerçekçi konuşmaları herkes gibi beni de etkiliyor. Son alınan kararlar konusunda ise aynı fikir ve duyguları paylaşmıyorum. İnşallah ben haksız çıkarım.
Geçtiğimiz hafta alınan kararlarla 5 Mart tarihli kararlar, tam olarak uyuşmadı.
Güneşi daha bol ve uzun göreceğimiz günlerde temennim, ‘kovid’ kelimesinin lügatımızdan silinmesi...

Gündeme dair...

Gazino geceleri

Bizin nesilden olup İstanbul’da yaşayanlar, ya anneleri ile çarşamba günü öğle saatlerinde başlayan kadınlar matinesine ya da belli bir yaşa geldiğimiz zaman beyaz gömleğimizi giyip kravatımızı takıp anne ve babamızla Bebek Belediye’ye Maksim’e, Lunapark’a, Çakıl’a ve benzerlerine mutlaka senede birkaç defa giderdik.
Annem Süheyla Hanımefendi tam bir alaturka müzik hayranıydı, en yakın dostlarından birisi de Münir Nurettin Selçuk idi. Bir kültür vardı o mekanlarda; sanatçının icrası sırasında konuşulmaz, hatta sigara bile içilmezdi. Assolist çıkmadan yemekler biter, masalar neredeyse toplanırdı. Çiçekçi, sigaracı, fotoğrafçı salonların süslüydü.
Geçtiğimiz cumartesi gecesi Kanal D ekranında bir gazino gecesi seyrettim, hakikaten yıllar yıllar sonra o günlere gittim. Bittiğinde ‘Neden?’ diye kendime sordum.
Özlemişiz bu programları ve de eski sanatçıları...
Kamuran Akkor gibi, Abdullah Şahin gibi.. Emeği geçenlerin ellerine sağlık...