Uzun yıllardır oturduğum Fulya’nın son yıllardaki önlenemez yükselişi, beraberinde yeni güzellikleri de getirdi. Fulya, artık hastaneler vadisi oldu. Yeni yapılan Vital Fulya, enteresan bir bina. ‘Türkiye’nin ilk ve tek yasalara uygun muayene merkezi’ diye anılıyor. Yangın, hasta nakli, medikal ürünler merkezi ve tıbbi atık toplama istasyonu gibi çok ciddi üniteleri en son teknolojide yer alıyor. Şimdilerde bu merkezin 11’inci katında Viando adıyla fine dining’e yakın bir restoran açıldı.
Kuruluşun tüm teknik gıda hizmetlerinden tanıdık bir isim sorumlu; Rejans’taki çalışmalarıyla adını duyuran Okan Üniversitesi Gastronomi Bölümü mezunu Ahmet İleri. Son çalıştığı Piola’da İtalyan yemekleri konusundaki deneyimlerini görmüş ve takdir etmiştik.
Yönetimse, Topoğlu Ailesi’nin Amerika’da iletişim tahsili görmüş oğlu Ayhan Topoğlu’na ait. Granit
şık merdivenlerden çıktığınız restoran, bar, kış bahçesi ve yarı açık mutfaktan oluşuyor. Dekorasyon ve mobilya seçimi de dikkat çekiyor.
Viando isminin Esperanto dilinde ‘et’ anlamına geldiğini söylediklerinde şaşırmadım. Zira, menüde et ve pizzalar önde. Atıştırmalıklarda; közlenmiş patlıcan, peynirli mantar, sebzeli taze baharatlı köfte topları, Guacamale soslu karides, bonfile, peynir, somon tartarlı tapas wrap, kalamar rolls ve piroşki öne çıkıyor.
Piroşkinin İstanbul’da tanınması ve sevilmesi Beyoğlu Rejans’la başlar. Bugün yıllar önce yediğim piroşkiyi aynı tatta tekrar yemek beni çok mutlu etti.
Keşke boyutları ve sunum şekli de o günkü gibi olsaydı...
İddialı pizzalar
İtalyan mutfağına hakim şef olur da makarna olmaz mı menüde? Tagliatelli di Forno, tavuklu fusilli Milano, porçini mantarlı ve dört peynirli ravioli gibi... Benim favorimse rummo makarnayla kestane mantarı pesto sos, krema ve parmesandan oluşan papperdella pesto. Tadını çok takdir ettiklerim arasında; zencefilli tavuk, şef burger ve kinoa tavuk geliyor.
Esperanto dilinin mucidi Polonyalı göz doktoru Ludwik Lejzer Zamanhof’un adını taşıyan yemekse dana bonfile, Meksika fasulyesi, jalepeno, kırmızı soğan ve domates sosla geliyor. Bence eti muhteşem ama yatağı ve jalepeno biberi konusunda biraz düşünmek gerek.
Pizzalara gelince; çok değişik, İtalya’da bile kolay kolay yiyemeyeceklerimizi gördüm menüde. Çok iddialı, el emeğine dayanan ve yapımı zor tatlar. Mesela taze baharatlı julyen dana bonfile mantar mozerella, parmesan ve roka ile yapılanı (Viando Pizza) enteresan...
Bize özgü Kayseri pastırması, sucuk, patlıcan, keçi peyniri ve mozerellayla yapılan Kayseri pizzası da güzel. Margarita, dört peynirli, Calzone ve vejetaryenler için vegan pizza da klasikler arasında.
Salatalar konusunda üç tercihim var; avokado, kinoa ve marul, fesleğen, susam, taze baharatlı ekşi sosla sunulan tavuk bonfile salatası. Yemeklerden sonra iki tatlı size göz kırpıyor.
Hot gelato ve mango dondurmalı tahinli sufle. Tabii midenizde yer kalmışsa...
Viando’da sadece şarap ve günün kokteyllerinden içki seçebiliyorsunuz. Önümüzdeki günlerde executive şef Ahmet İleri, sarı votka ile ilgili çalışmalarını bitirirse menüye birkaç çeşit sarı votka da girecek.
Burası daha çok 70 civarında doktorun, onların misafirlerinin ve bölgedeki iş adamlarının gelip gittiği bir mekan. Personel ve her misafire kucak açan halkla ilişkiler müdürü Ezgi Şah da çok başarılı.