Reha Arar

Reha Arar

reha.arar@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bu haftaki yazımı editörüm Özlem Ülkü’ye salı günü göndermiştim.

Fakat kadim dostum Candan Erçetin’in Harbiye Açıkhava Sahnesi’ndeki konser davetini alıp, izlemeye gittikten sonra fikrim tamamen değişti. Siz okuyucularımla bu muhteşem sanat ziyafetini paylaşmak istedim. Çünkü bir İstanbullu olarak 3.5 saat boyunca hem kulaklarımın pası silindi hem de gözlerim bayram etti.

Zaman zaman ben de hüzünlendim. Bazen Candan’a hak verdim, bazen kendimi suçladım, bazen devletin, belediyenin haklılığını-haksızlığını terazinin kefelerine koydum. Kısacası karmaşık duygularla dolu bir gece geçirdim.

Haberin Devamı

Öncelikle Açıkhava ağzına kadar doluydu, merdivenler bile...

Seyircinin çok uzun zamandır bu geceyi beklediğini hissettim. Onların Candan Erçetin’e bu kadar uzun süre aralıksız bir şekilde eşlik etmesi, sık rastlanan bir durum değil. Herkesin elinde telefon vardı ve devamlı fotoğraf çekip, video paylaşıyorlardı. Candan, şarkılarını söylerken çıt çıkmamasının ayrı bir sevgi ve saygı ifadesi olduğunu düşünüyorum. Sahnede kullanılan görseller çok değişik bir teknolojiyle yapılmıştı, insanı istemeden bile olsa geziye çıkarıyordu. Bu sebepten Bozkurt Bayer’i kutlamak gerek.

İstanbul hikayesi izledik

Candan’ın en hoş tarafı, gerçek mesleği olan öğretmenliği her şarkının başında yaptığı konuşmalarla bizlere hissettirmesi diyebilirim. Bu defaki konserinde sohbetleri uzun tutarak, adeta İstanbul’da doğmuş büyümüş bir kişi gibi bizleri şehrimizi
sevdirmeye ve onu korumaya çağırdı.

Ailesinin Balkanlar’dan gelip İstanbul’a yerleştiğini de gayet mütevazı bir edayla birçok defa ifade etti.

İkinci önemli dost ise orkestra şefi Nuri Irmak’tı. Benim yaşıtım, gerçek bir İstanbul beyefendisi olan Irmak, 60’lardan seçtiği gençliğimizin şarkılarını hem görselleri, hem müzikleri, hem de muhteşem sesiyle bugünlere getirerek bizlere hatırlattı.

Dikkat ettiğim husus, genç dinleyicilerin her şarkıya eşlik etmesi ve o dönemin şarkılarından hoşlanmalarıydı. Galiba eskiye bir özlem var, ne dersiniz?

Gecenin sürprizi, Candan’ın 18 yıllık yol arkadaşı, onun her şeyinden sorumlu Meltem Tulukçu’nun yaptığı perküsyon gösterisi oldu. Aslında perküsyon deyince gecenin enstrümantal kısımlarında dakikalarca hayranlıkla dinlediğimiz büyük kabiliyet Onur Nar’dan da bahsetmeden geçemem. Muhteşem bir gece ve unutulmaz bir müzik ziyafetiydi. Hep beraber bir İstanbul hikayesi izledik. Konser, dinmeyen alkışların sonunda ‘Vardar Ovası’ ve ‘Melek’le noktalandı. Gelecek hafta, dünyanın bir başka
mutfağı ve mekanıyla buluşmak üzere...