Arnavutköy, balık lokantalarının, kaliteli eğlencenin, içkili ve içkisiz türde başta balık olmak üzere her tarz yiyecek ve içeceğin bulunabileceği tarihi semtlerimizden biridir. Buradaki mekanların misafirleri, genellikle yıllardır aynı adreslere giden müdavimler ve yazları da ilaveten turistlerdir. Söylenen odur ki, burada yetişmiş, yıllanmış bir servis personeli yer değiştirince, misafirlerin bir kısmı da onunla beraber tebdili mekan ediyor. Bu restoranların içinde bir tanesi var ki, kapısı ara sokakta olmasına rağmen, salonun manzarası diğerleriyle aynı, yani denize nazır: Balıkçı Hakan...Fakat bir fark var gördüğüm kadarıyla, o da müdavimler. İki defa gittim, ikisinde de şef masası tipli bölümde aynı insanlar oturmuş kalkan yiyorlardı. Zaten Hakan’a gittiğinizde mezelerle birlikte kalkanınızı sipariş ediyorsunuz ve balığınız en az bir saat sonra geliyor.
Mezeler...
Şimdi gelelim Hakan’ın beğendiğim mezelerine, masaya oturur oturmaz mini bir kasede değişik bir sosla gelen balık çorbası çok hoş bir tat. İşletmeci Soner Solak’ın annesinden öğrendiği mısır ekmeğiyle salkım domatesten yapılan domates salatası, mutlaka yenenlerden oluyor. Bunlar geldikten sonra klasiklere geçiyoruz. Bunlar içinde şefin torik lakerdasını, Yunan usulü Girit ezmeyi, kıvamında közlenmiş patlıcanı, Ege usulü favayı bir de yerli uskumru pilakiyi denedim. Her gittiğinizde bulamayabilirsiniz ama bulursanız cibes ve farklı sosunu kesinlikle denemelisiniz.
Ara sıcaklar...
Son zamanlarda balık menüsüne giren ancak ismi çok doğru olmayan bir tat iskorpit balığından kokoreç de vardı. Balığın kokoreçi olmaz, bu isim bağırsak için kullanılır ancak nedense bütün balıkçılar bu tabiri kullanır oldu. Fener balığından yapılan kavurma nefisti. Mehmet Yaşin üstadımın söylediği gibi damak çatlatan cinsteydi. Bir klasik olarak sapsarı kesiminden anlayacağınız üzere yerli kalamar ve ayrılmaz taratoru ile en son da levrek balığından yapılan balık köftesi denenebilir.
Kalkan şart!
Bu arada bir noktayıönemle belirteyim Hakan’da mutlaka kalkan yiyeceksiniz. Fazla mezeyle doyurmayın kendinizi. Tadı tam almanız için güçlü kokulu gıdalardan da kaçının. Kara sularımızda her geçen gün azalan, çocukluğumdaki dört santim kalınlığında 40-50 santim çapındaki kalkanlar artık olmasa da Karadeniz kalkan tandırı sıcak sıcak bir güzel yiyin. Belki ileriki yıllarda hiç bulamayacağız. Bunun sebebi çok basit, denizlerimizdeki canlıları yeterince koruyamıyoruz, kollayamıyoruz.
Gönül verenler...
Hakan’ın işletmecileri Sivaslı Tahir Ateş ve Trabzonlu Soner Solak, her ikisi de çocuk yaşta girdikleri mesleğe gönül vermişler. Önce servis elemanı sonra şef olmuşlar, sonra Soner mutfağı Tahir salonu seçmiş. İki meslektaş salaş halde olan Hakan’ı alıp, restore edip, bugünkü haline getirmişler. Mutfakta patron Soner yılların tecrübesini konuşturuyor. En önemli vasfı müdavimlerinin isteğini bilmesi ve her detaya hakim olması...