Sizin hiç sabahları güneş alan bir yatak odanız oldu mu? Benim oldu, her sabah adeta fırında pişen somun ekmekler kıvamında kızararak uyanıyorum. Cimriliğimden ve “Ya yazın zaten evde durmuyoruz” söylemlerim yüzünden eve klima taktırmamıştım ama artık bu duruma bir dur deme zamanı geldi.


Sevgili öpücüğüyle uyandırılmayı hak eden insanları sıcak uyandırmamalı. Terleyerek uyanmak diye bir şey var ki Allah düşmanımın başına vermesin. Gözlerimi açıyorum, resmen can çekişiyorum. Rüyamda ne gördüğümü hatırlamak isterken her sabah küfür ederek uyanıyorum. Salona geçiyorum, laptopu kucağıma koyuyorum ama bacaklarımın üzerine kor kor kömürleri basıyormuş gibi hissediyorum. Sokağa çıksam orası daha korkunç, zaten bir ton uyarı veriliyor, “Aman öğle saatlerinde dışarıda olmayın” diye. Alışveriş merkezlerine gidiyorum ara ara en azından oralar biraz olsa soğuktur diye. Marketlerin soğuk gıdalar bölümünde yaşamak istiyorum, bir sonraki hayatıma bir dondurulmuş pizza, ne bileyim patates kroket falan gibi devam edebilirim diye düşünüyorum. O derece canım yanıyor çünkü.

Klima aldık
Yine böyle bir günde evde televizyon izleyip, tişörtümdeki göbek çizgisi hizasında olan ter izine bakarak, kardeşime “Bu sıcakta dışarı çıkarken sütyen takmayı geçtim, makyaj bile yapılmaz. Şimdi yapsam makyajı yüzümde durmaz” diye söyleniyordum, kardeşim kredi kartını attı masanın üzerine “Allahını seversen, ne olursun, sana yalvarıyorum git ve bize bir klima al” deyince kapıdan nasıl fırladım bilmiyorum.

Neredeyse sarkıt oluşacak
Cimriliğimden ve “Ya yazın zaten evde durmuyoruz” söylemim yüzünden eve klima taktırmamıştım. Ama ‘odada yatağın üzerine yumurta kır, kayısı kıvamına gelir’, o derece sıcaklar gelip bastırınca, para da kardeşimden çıkınca artık bunun zamanı geldi dedim. Keşifçi bir abi geldi eve “Sizin salon açık 24 btu gerek size” dedi ve gitti. Ben de iyi bari onu alayım dedim ki afedersin en pahalısıymış o. Bir altını alayım bari zaten ‘O kadar da sıcak değil’e kadar vardı iş, 19 btu bizim eve takıldı.

İyi ki yalnız öyle düşünmüşüm, klima soğuk değil bildiğin küp küp buz atıyor. Açıyorum donuyorum, en düşük derecesi bile buz buz, perdelerden sarkıtlar oluşacak o derece. Karşısına geçiyorum şak şak tokatlıyor beni, canımı acıtıyor. Kapatıyorum yanıyorum, ölüyorum bitiyorum. Bir ayarı bir ortalaması yok yani.

Keşif yapan adamı kulaklarını öyle bir çınlatıyorum ki. Evde köpekler kendilerine sıcak köşe buldular ikisi sarmaş dolaş yatıyorlar. Bu arada artık Puki’yle bir köpüşümüz daha oldu. Kız kardeşim bir ruh hastası olduğu için, “Puki seni anne seçti. Benim sözümü dinlemiyor” diyerek eve köpekle geldi. İlk geldiğinde Puki onu yerden yere savurup, kulaklarından tutup duvarlara vuruyordu kıskançlığından. Şimdi de soğuk ya çakal Puki, onunla ısınıyor.

Günlerdir yorganla yatıyoruz
Tüm gün ortasını bulamadan oturduk, aç-kapa şeklinde kafayı yiyerek. Uyku saati geldi, yatağa gittim. Soğuktan ilk odaya geçince benim oda adeta bir cennet sıcaklığında gibi göründü. Ama yalancı cennetmiş, iki dakika sonra burnumun ucundan ter damlayınca dayanamadım. Dolaptan yorganı alıp salona geçiyordum ki bir baktım kardeşim benden önce davranmış. Günlerdir hepimiz salonda yorganın altında yaşıyoruz. Dışarıdan bizi biri görse manyak bunlar falan der. Manyak değiliz de biraz geri zekalı olabiliriz, aldığımız yere gidip değiştirmek gibi bir duruma girmektense bu sanki daha kolay yolmuş gibi göründü bize.

Haberin Devamı

Yazının Norma’sı:

Haberin Devamı

Duş musluğu, klima ve eski sevgilim; bir ayarınızı tutturamadım sizin. Klimayı açıyorum donuyorum, kapatıyorum yanıyorum. Banyoda kaç kez beynimi haşladım, musluğu bir milim oynatayım derken. Eski sevgilim, neyse bu konuya hiç girmeyeyim.