Benim böyle iki doğa aşığı, organik yemek meraklısı arkadaşım var. Onlarla tatile gideceğiz, nasıl kandırıldım bilmiyorum ama kendimi Olimpos’ta buldum. Yaa aslında nasıl kandırıldığımı hatırlıyorum; “Yaa bohem hayat mı kaldı PuCCa, saçmalama Alanya barlarından bıkan, kendine yeni şeyler arayan, iş güç sahibi, huzur isteyen adamlar oraya gitmeye başlamış,, valla bak! Hem bu ne demek, huzur isteyen adam yarın evlenmek ister. Canımsın hadi kırma Olimpos’a gidelim” diyince koştur koştur arkalarına takıldım...

Haberin Devamı

Şoku çabuk atlatıyorum
İlk hayal kırıklığımı her tarafı dolduran gey grupları görünce yaşadım. Nasıl bir cenabetlik varsa üzerimde gey grupların oraya gelme vaktinde gelmişiz. Masada çeşit çeşit yemeklerin var olduğunu düşünün, açlıktan da ölüyorsunuz ama bir tanesini bile yiyemiyorsunuz. Na işte aynen öyle bir duygu bu. Her taraf ilik gibi çocuk kaynıyor sağlı sollu. Adeta Robbie Williams’ın klonlanmış halleri, gel gör ki hiç birine dokunamıyorsun, dokunsan da bir şey anlamıyorsun. Başta uyuz oldum “Her taraf cırcır böceği kaynıyor, beni getirdiniz buraya ne yüzerim ne gezerim” diye atar yaptım. Sonra bir alıştım ben allaah “Şimdi iki domates eksem buraya, ‘Pucca Ana’ diye gözlemeci de açarım, ohh mis hayat burada” demeye başladım. Deep Green diye bir mekanda kalıyoruz, barda Burak diye taş bebe var, bir mojito yapıyor Allaahhh diyorum. Ağaç evde kalmaya da alıştım, klima varsa zaten her yerde yaşanılırmış onu anladım. Tekne turlarından nefret eden ben, yüzmeyi bile beceremiyorken makarnayı sağıma soluma takıyorum ‘cup cup’ suya atlıyorum. Bir de utanmadan İspanyol yakışıklılarını kesiyorum. Yarattığından sual sorulmayan Allah, ne kadar taş varsa hepsini İspanyol yapmış sanırım. Adamlara bakıp bakıp ağlayası geliyor insanın. Alıp burada besleyip büyütüp en azından yeni nesil erkeklerimizi ilik gibi yapabiliriz diye düşünüyorum.

Tatil dediğin nedir gülüm
Arkadaşlar önemliHiç umutlu olmadığım gece hayatıysa her zamanki gibi geçti. Yani ben yine sarhoştum, yine masaların üzerindeydim, yine herkes bana Murat Boz gibi gözüküyordu. Ama işte o sabahları var ya geceden kalma olduğunda, başağrısından falan bahsetmiyorum. Bütün gece kafa güzelken asıldığın çocuğun, kahvaltı da kıllı bir su aygırı olduğunu görmenden bahsediyorum. Ayy Allah kimsenin başına vermesin. Bütün gece hop hop zıplarken yanıma çocuğun biri geldi böyle bir danslar bir kıvırışlar, kurlaşmalar falan derken dünyanın en yakışıklısı ile karşılıklı oynuyorum zannediyorum. Kızlar beni çekmeye çalışıyor, “Aman yapma bak” diye bir de onlara carlıyorum, “Yae siz beni bırakın gidin” diyerek. Allahtan gerçekten iyi kalpli insanlarla beraberim, alıp beni odaya soktular. Sabah bir su aygırının yanında uyanabilirdim yoksa!
Bir de o kadar şımarık, o kadar salağım ki bu kızların benimle hala neden arkadaşlık ettiğini de anlamıyorum. Biri gazeteci, biri avukat gayet işlerinde iyi, hanım hanımcık kızlar oysa. Kusuyorum seslerini çıkartmıyorlar, denizin ortasında ağlıyorum “Beni çıkarın” diye, çocuğuna bakan anneler gibi tutuyorlar elimden. Zil zurna sarhoş olup dağıtabiliyorum “Nasıl olsa onlar beni tutar yaee” diye. Onlar da beni koruyup kollayacaklar diye adam gibi içemiyorlar bile. O yüzden çok şanslıyım, o yüzden her yer Olimpos bana.

Haberin Devamı

Yazının Norma’sı: Olimpos dedik, yaz aşkı olur, kesişmeler, yiyişmeler, orman, deniz. Ama hello murpfy! Her yerde gey gruplar var...