Bundan beş ay önce gazeteler seni yazacak demiş olsalardı aklıma ilk gelen üçüncü sayfa haberleri olurdu. “Cam silerken aşağıya uçan genç kızın beyni bulunamıyor, ailesi devleti suçladı; devletse ‘kızın beyni zaten yokmuş’ diye açıklama yaptı”, “Rus kızlarının suratlarına kezzap döküp kaçan sapık, kompleksli bir Türk kızı çıktı.” En fazla bunlar olabilirdi hakkımda çıkan haberler. Oysa şimdi “Eski sevgilisinden intikam almak için açtığı blog sayesinde kitabı çıktı” diye boy boy bedenimi sergiliyorum. Bir de sen tut yıllarca fotoğraflarını sadece kafadan ibaret yap, kıçının gözüktüğü fotoğrafları yok et, sonra da gazetelere göbişli mutlu amca Buda’nın kızkardeşiymişcesine pozlar ver... Hey gidi hey nereden nereye işte...
Hayır bir de öyle kötü bir etiketleme ki bu, duyan adamların topuklarını vura vura 30 kilometre öteye kaçacakları aşikar. ‘Eski sevgilisine bunları yapan psikopat bize neler yapar’ diye topalak topalak çocuklar doğurma hayallerime ortak olamayacaklar. İntikam da intikam olsa,bir işe yarasa. Nerede, adam adımı bile hatırlamıyor belki de...

Haberin Devamı

Ezergeçerus anne
Dokunduğum her erkek şu an ya evli ya ciddi bir birliktelik içerisinde dünyanın en mutlu insanı. Tekke gibi kızım yahu, bir kendime hayrım yok! Bana gelen adam, sırf duası kabul olsun diye beni süsleyip, akşama başkasını düşleyip uyuyor. Korkarım ki son sevgilimde de böyle olacak. Sen tut, adamın bir sene boyunca her türlü kahrını, triplerini, PES oyunlarını, fıldır fıldır dönen gözlerini, sağında solunda dolanan kaşarları çek, bağrına bas, parmağına yüzüğü tak sonrasındaysa
Ezergeçerus’u kendine rol model alan annesi gelip bütün emekleri yerle bir etsin!
Şu hayatta şu üç maddeden birini yapan adamdan uzak duracaksın valla bak: “Elitim ben yea”cılar, annesine bağlılar, kadınları aşüfte ve namuslu diye ikiye ayıranlar. Hele adamda bu üç özellik varsa aman mümkünse sarımsakla dolaş. İşte ben bu üçlüden ‘annesine bağlı’ olanla beraberim. Başlarda pek takmadım, kadın da takmadı ama şu anda öylesine nefret ediyorki annesi benden, beni gördüğü yerde Sevda Demirel’in Hande Ataizi’yi tokatlaması gibi şak şak diye girecek gibime geliyor. Sürekli laf sokma, göz devirme, burun kıvırma modunda. Oğlu benden ayrıldığı anda 40 dilenciye para dağıtacakmış. Bunu da kafatasında beyin yerine 2.5 kilo yağlı kıyma taşıyan sevgilim bana söylüyor. Sonra da “PuCCa sen benim annemi sevmiyorsun, saygı duymuyorsun bla bla.” Yemin ederim sesimi çıkartmıyorum, şu nikahı kıyana kadar. “Aman” diyorum, adamı koynuma ben alacağım zafer senin olacak.” Ama yok cidden pıt pıt atıyor alnımda damarlar...
Etrafımdaki insanlara “Evlenmek salaklık ya, bir erkeğe bağlı kalmak ahmaklık, ahah bana evlilik ne uzak” desem de, içimden geçeni bir ben bilirim bir Allah! Çocukluğumdan beri tül perdeleri kafama duvak yapıp “Evet” diyeceğim anın hayalleriyle yaşadım, bir parça midemde uğultular hissettirebilen erkeği hemen damatlıkla hayal ettim, soyadları bana yakışır mı acaba diye düşündüm, doğuracağım çocukların isimlerini bile ortaokulda hazırladım. O kadar öküz ilişkilerin ardından tam istediğim gibi birini buldum; hem cillop gibi, hem anlayışlı, hem komik, hem de bulaşıkları severek yıkıyor böyle bir adamı annesi yüzünden kaybedemem. Yoo yooo hemen pes edemem savaşmalıyım o kadınla!