Sürekli göz yaşı, beni terkeden sevgiliye ağıt durumu... Arkadaşlarım zaten bıraktılar halime. Evet acıyı köküne kadar hissediyorum ama, bir çirkinleşmişim, öyle böyle değil. Sivilcelenmişim, kaşlar olmuş Ceylan’ın ergenlik dönemi, gözlerimin altı dersen keşler gibi mosmor, kılık desen dökülüyor. Günlerim böyle akıp giderken mp3’üm bozuldu, otobüsteyim ve müzik dinlemezsem yan tarafımda oturan kadının dişinin arasındaki ekmek parçasını çıkarmak için çıkardığı sesleri dinleyeceğim. Sonra onun saçlarından tutup otobüsün camına o kafasını vura vura, dişinin arasında kalan minnacık lokmayı çıkartmaya çalışacağım, falan.
Ortaç’la tanışma
Gerek yok diyerek, açtım radyoyu. Serdar Ortaç çalıyordu, kapatacaktım ki, “Bu zamanda tabiata güvenip işe başlanmaz” gibi bir şey duydum. Kulak verdim besteye: “Bu gece rahatlık çok sayende/ Sevişemem açlık çok hanemde.” Şarkının başında kendini anlatmış; “Yok daraldım, bunaldım, kafam bozuk.” İkinci kısma geldi; “Sevişmek istemiyorum ama rahatım o yee” gibi bir şey diyor, sonra kızı uyutmaya gönderiyor. Sonra hop çoğul konuşmaya başlayıp “Uzak olana verme beni, unut ama sözünü unutma falan.” Ben daha ne olduğunu kavramadan bitti şarkı. İş yerine varıp bilgisayarı açınca hemen albüm şarkılarına baktım. “Önüme geçme yanarsın ateşi çok” diyor. Tamam burada kızı istemiyor aslanım Serdar, sonra şöyle devam ediyor: “Kara kedi gireceğine aramıza, seni şöyle alalım otur yakınımıza.” “Lan sen daha yeni hatuna atar yapmadın mı, bu ne oluyor?” diyorum... Yok hangimiz fotojenik, ben senden daha güzelim, höh kadın mı erkek mi bu, diye kafam karışırken bir bomba dank diye geliveriyor, “Havalı zor beni zirvede tanıması.” Haa, ünlü biriyle birlikteymiş yahuuu diyorum, lak bir daha başlıyor; “Git öte, ben senin canını yakarım.”
Şarkıların özünü anlamaya çalışırken derdimi, sıkıntımı unuttum. Öyle ki sivilcelerim geçti, kaşlarıma botox yaptırmışım gibi şaşkınlık ifadesi geldi, kıyafetlerime de dikkat etmeye başladım. Artık Nazan’ın ‘Gitme Kal Bu Şehirde’ şarkısını dinlerken, “Yaa git başka şehire de sorun o değil, acaba Serdar Mit ajanı mı? ‘Aşk bu kızıl ötesi yaralı müzesi hareket edemem’ derken ne demek istemiş yahu” diye düşünüyorum. Aşk–meşk umurumda değil, umurumda olan başta canı yanan, ortasında kadını terk eden, biraz ilerleyince evliymiş ve mutluymuş yahu dediğimiz, sonra ne evlisi meğer evli olan üst komşusuymuş derken hoop evi yakıp, plajda çılgınlar gibi kızlarla eğlenen şarkı sözleri...
Yazının Norma’sı:
Serdar Ortaç şarkıları gibiyim, başım sonum belli değil. Uzaktan baktığında aşk şarkısı ama yakınlaşınca memleket derdi sanki.