Fala, tarota acayip sardım. Tarot kartları alıp, kendime fal bakıyorum. Öyle ki sorduğum sorular “Bugün akşam yemek yiyebilecek miyim?” bile oluyor
Fala inanan biri değilim açıkçası, ama inanmıyorum da diyemem. Beni mutlu ediyor yani fal. Ne zaman sıkışsam kendimi salak salak solitaire açarken buluveriyorum, yalan yok! Entel arkadaşlarımdan biri sorsa falla ilgili bir soru, vereceğim cevap çok basit "Ayyy saçmalamayın ne falı, cahil misiniz nesiniz anlamadım ki” olur. Mutlu ediyor ama valla, böyle bir umudunun olması, yalan bile olsa. 'Umut' değil mi zaten şunca saçmalığı bize yaptıran.
Bir arkadaşım geçen gün geldi, “Bir adam var çok çok ünlü. Çok para alıyor, ama gelmişini geçmişini, üç gün sonra yiyeceğin ekmeğin susamını bile sana söylüyor. Selma’nın kaybolan küpesini buldu yahu” dedi. Ahh canımın içi dedim topuklarımı ağırlık merkezime vura vura, koştur koştur gittim amcanın yanına.
Sevgilimle falcıya gitmem
Ortam zaten acayip mistik ve korkutucu. Adam bu işten para kazanmaya başlayınca kıymış paraya, bir mimarla anlaşıp, bulunduğu yerin atmosferini sinema filmlerindekiler gibi değiştirmiş. Sırada bir sürü kişi bekliyor ve yüzde 90'ı kadın. Erkek olanlar ise o kızcağızların yanında sürükledikleri sevgilileri. İyi cesaret vallahi, ben hayatta getirememem sevgilimi. Adam “Kızım bu bamya pipiyi almışsın takmışsın koluna, senin aklın hâlâ eski sevgilinde. Oğlum bırak git şunu bak dışarıda kukusu kullanamadığı için düşecek nice kız var, onların yanında şansını dene. Bu çıyanın kendine hayrı yok, bak bak gözlere fıldır fıldır, alsan telefonunu, senden ayrılırsa diye yedeklediği adamları görürsün zaten” derse ahan da biterim orada. Hiçbirimiz sütten çıkma ak kaşık değiliz, hepimizin sakladığı muhakkak bir şeyler vardır, icraat olmasa bile, en derinde kalmış pislik bir düşünce bile yeter.
Neyse sıra geldi bana, girdim adamın odasına. Açtı kartları bir güzel, ister istemez fal bakan birinin karşısında kasılıyorsun, bağırsaklarına kadar kilitliyorsun kendini. Adamın sana bakarak, akciğer filmini bile çekebileceğini düşünüyorsun. Ve kendini otomatik olarak 1989 model türkücü Ceylan moduna sokuveriyorsun. Sen hep masumsun etrafın kötü, herifin ağzından çıkacak o kötü insanlara dair sayıp sayıştırmayı dinlemek istiyorsun. Benim kaşlar eğildi, dudaklar büküldü, gözler monçiçi gibi oldu. Adam baktı baktı baktı kartlara, sonra bir de suratıma baktı, “Her şey senin hatan, kızım beyin yerine kafanın içinde bunca zaman ne taşıdın sen” diyerek. Höh dedim bildi vallahi adam, az farklı bildi tabi direk girişte bu kadar sert girmesi hoş olmadı ama bunun devamında “Sen iyisin çevren kötü diyecektir muhakkak” diyerek, o gözleri daha çok açarak nefesi tuttum bekledim.
- Sen evin tek kızısın, şımarıklığın bundan,
- Yooo.
- Sevgilinin seni aldattığını düşünüyorsun, ama adamın gözü sende.
- Sevgilim yok ki.
- İçinde K harfi biri sana destek olacak,
- Öyle biri yook.
Devamı aynen yemin ederim, böyle. Burcumu bile bilemedi yahu, ikizler olduğum şakadanak diye anlaşılır oysa, alnımda yazar gibi o burcun en iyi temsilcilerindenim ben. Yani alnımı boşver, adama doğum tarihimi söylediğim halde bilemedi. Ayy dedim döktüğüm paraya pula yazık, aklıma pamuk tıkayım. Yemin ederim o verdiğim parayla buzdolabımı bir haftalık yiyecekle doldururdum. Erkeklerin şans oyunları zaafı gibi sanırım, kadınların bu fal mevzusu. İkisinde de umut besliyorsun, ya olursa diye. Yani keşke “Evlilik falan görmüyorum” demeseydi, o zaman dediği her şeye inanırdım o ayrı mevzu. Evlilik görmemişmiş, sen önünü göremiyorsun armut kafalı dingil, sinir etti beni mal!