Ben mesela kaldıramam, çıkarım olmadığı sürece parmağımı kıpırdatmadığım için öyle tek gece bafi bafi, ertesi gün Abdurrahman Çelebi olayları bana göre değil. Bir defa 10 kadından biri gibi ben de orgazm sorunu çekiyorum. Tenini bilmeyi bırak, adını bile 3-5 saat önce öğrendiğin adam, seni yatakta fırıldak gibi çevirmeyeceğine göre ne diye kendimi yorayım. Haa şöyle taş gibi bir şey çıkar karşıma, Robbie Williams yanında çirkin kral kalır, fikrim değişir çıkarlarımı bile satarım, hiç acımam. Haa öyle yapana da ses etmem, banane benle yatağa girmediği sürece bana mı düştü milletin derdi. Yalnız bir olay var ki uyuz olduğum, bunu da yapan en yakın arkadaşlarımdan biri olunca, ister istemez dert ediniyorsun kendine. Ne zaman gece bir yere gitsek, yanımızda bir adam varsa o herif, sabah bu kızın yanında uyanır. Kız kıza çıksak eve muhakkak artı bir erkekle döneriz.
Bu duruma o “Modernlik” diyor, biz “Beden ve ruh yorgunluğu...”
Ertesi gün bin pişman oluyor, sadece 2 saat dans edip kalanında terlediği adama kendini aşık zannediyor. Bütün gece ‘ben tek geceliğim senin için’ imajını verdiği delikanlıya sabah “Her sabah seninle bu yatakta uyansak ne güzel olur değil mi?” diyince adamın kahvaltı yapacaksa da yapmayası geliyor doğal olarak. Sonra “Neden böyle oluyor?” Bir defa Türk kadını daha hazır değil cinsel olarak adamları kullanıp kullanıp atmaya. Ekonomik düzeyi, eğitimi ne olursa olsun hâlâ bocalama dönemindeyiz. İki mahalle ötemizde namus cinayeti işlenirken bardan kaldırdığın adamla ilgili kafan tabi karışık olur. Akraba ziyaretlerinde kadınların tek konuştuğu konu ‘bekaretin getirdiği mutluluk’ olurken, cinsel olarak aktif kadınlar kulübünün en favori üyesi olduğunu söyleyemezsin herhalde.
Kadınlar ne ister?
Biz hala aşk arıyoruz, aslında aşkta değil, hoyratça da dokunsa sabah yanımızda kalsın istiyoruz. Biz kovalım, biz kaçalım, biz istemeyelim ama adam kalmak için çırpınsın. O adam bize “Tek geceliksin” demesin, onun en özel gecesi olalım istiyoruz. Gece boyunca zevkten inlesek de sabah uyanınca bu durumu unutmak için suçu alkole atıyoruz. Bocalıyoruz çünkü hala olan kavramlardan, ‘eğlenilecek kız’, ‘evlenilecek kız’ karmaşasından, erkeklerin de ‘yatayım kalkayım ama, en el değmemişi ben alayım’ mantığından. Bunların hepsi dengesiz yapıyor bizi. Kendini çeksen kezbanlıkla suçlanıyorsun, kaptırsan kaşarlıkla... Ortasını da işte “Gece boyunca seviştik ama aslında ben böyle bir kız değilim” açıklaması oluyor. Sonra da böyle profiller çıkıyor ortaya; sabahı ağlayan, gerçek aşkı asla bulamayan, kimseye güvenmeyen, bedeni yorgun, kendisi bitkin...
O yüzden diyorum işte eğer yiyorsa bu olay, girişeceksin bu işlere yoksa kendini hırpalamaktan öteye gidemiyorsun. Ya gerçekten de hormon olarak bakıp iyice erkekleşerek tatmin olarak göreceksin ya da en basiti aşık olacak adamı oradan aramaktan vazgeçeceksin.
Yazının Norma’sı: Allah’tan alkol diye bir şey var, yoksa sere serpe sevişmelerimize ne bahane bulabilirdik.