Bazı kadınlar manitasının yediğine içtiğine her şeyiyle ilgileniyor. Maalesef ben adamın etrafındaki hatunlarla daha fazla ilgileniyorum. Hem geri zekalı mı? Ne zaman yemek yiyeceğini benden mi öğrenecek...
Sürekli doğru hareket eden, her yerde parmakla gösterilen, başarılıları duvarları süsleyen, terk edilmeyen, hep sevilen, sayılan, el üstünde tutulan, kıskançlık nedir bilmeyen, intikam nedir hissetmeyen, kafasını yastığa koyar koymaz uyuyan, yedikçe kilo almayan kadınlar var; bir de ben ve benim gibiler işte. Asla onlardan biri olamadım, işin garibi olmaya da çalışmadım.
‘Kendime çok güveniyorum, asla kıskanmıyorum’
Ya var ya şu lafı duymadığım hatun kişi kalmadı herhalde. Ne zaman böyle sevgilimi kıskandığımla alakalı bir cümle kursam, hoopp masadaki bir kadın beni aşağılayarak atlıyor lafa. “Şekerim hiç mi kendine güvenin yok? Benim de sevgilim var ama hayatta gün içerisinde onu aramam, ne yaptığını sormam. Çünkü biliyorum gece benim yanıma gelecek, benden daha iyisini nerede bulacak? Lütfen sen de bir kendine gel” diye beni silkeliyordu. Gün içerisinde sevgiliyi aramamak mı? Sanırım kafayı yemiş, adamın sesini üç saat içerisinde bir defa duymadıysam kafamda hemen bir sürü Rus hatunun onu sandalyeye bağladığını, çikolata soslarıyla ondan profiterol yaptığını düşünüyorum.
‘Sevgilimin atleti benden sorulur’
Bazı kadınlar var, manitasının yediğinden içtiğine her şeyiyle ilgileniyor. Öğle yemek yediğinden tut, akşam yatarken adama bir bardak su koymasına kadar. Maalesef ben adamın etrafındaki hatunlarla daha fazla ilgileniyorum, o yüzden hiç aklıma gelmiyor yemek yiyip yemediği. Hem geri zekalı mı? Ne zaman yemek yiyeceğini benden mi öğrenecek. Öyle ki sevgilimin sigarayı içtiğini bile bilmediğimi fark ettim ama eski sevgilisininkini biliyorum, acaba ona mı aşığım lan?
‘Dünyada aşk acısından daha derin acılar var’
Ne zaman ayrılsam, daha doğrusu terk edilsem karnımı parçalayıp, ciğerimi içimden söküyorlar gibi acı çekiyorum. Ölüyorum lan resmen, bildiğin can çekişiyorum. Hayatın anlamı kalmıyor benim için, öğle yemeğinde türkücü Ceylan’ı yemişim gibi hazımsızlık, bi acı bi kahroluş yaşıyorum. İşte o an ağzını yaya yaya konuşup, “Tatlım saçmalama dünyadaki tek erkek o değil, daha iyilerine layıksın” diyenlere “Kalk git daha iyisini bul o zaman bana!” diyesim geliyor, ama hanımefendiliğimden demiyorum. Bu acıyı bambaşka yaşayanlar var, onların gözlerinden öpüyorum.
‘Erkeğimin ayaklarını leğende yıkarım’
Bir ilişki için yapamayacağım yoktur, misal süper ötesi işimi manitamın şehrine taşınmak için vazgeçmişliğim vardır. Ama adam akşam benden kahve istesin, onu yapmamak için 40 takla atarım. Kadın erkek haklarıyla ilgili binlerce makaleyi mailine yollamıştım bir defa bi kahve yüzünden. Yani yaptığım özveriler, elin adamı için değil, hep ilişki için oluyor. Benden ayaklarını yıkamamı isteyen bir adam olsa mesela, ayaklarıyla ilgili bir küfürle cümleye başlayıp devamını tuzlu suyla bitiririm.
‘Onun parası benim param’
Erkek parası yemek, kulağa bir bahar sabahında cıvıldayan kuşlar gibi geliyor. Dünyanın en zevkli şeyi bence, yapan hatunlara o kadar çok saygım var ki, helal olsun yemin ederim. Ama bir gram kendimde öyle bir özellik olmamış, hep o “Erkek parası yemeyin, benim de paramı yemeyin hemen çalışın” diyen babam yüzünden! Hesap geldiği zaman hemen cüzdanı çıkartıp, “Aaaa ölümü öp ben vercem, aaa etimi çiğne” diye panik yaşatıyorum insanlara. Bu konu hakkında workshop veren hatun varsa buradan bile para kazanır emimim.
Aslında bu daha çok uzar ama yerim dar oynamam ne yapalım artık, en azından ana maddeler böyle.