Sinema tarihinin efsanevi ismi Marilyn Monroe yaşasaydı 85 yaşında olacaktı 1 Haziran’da. Ömrü bu kadar kısa olmasaydı da biraz daha çok yaşasaydın keşke. Sen çok güzelsin, çok özelsin, benim hayatımda yerini bilsen bir...
Seninle tanışmamız dünyanın en kötü kadını sayesinde olmuştu.
Çok küçüktüm, çok mutsuzdum, çok yalnızdım.
Başıma gelen her şeyden saçlarımı suçlayıp onları tek tek kopartıyordum.
Ananemle beraber televizyonda seni izliyorduk...
Beni hiç sevmezdi ananem, kimseyi sevmezdi aslında kişiselleştirmenin anlamı yok.
Sonra bir anda döndü bana, “Bak bu kadının çocukluğu da senin gibi.
Ama sen daha şanslısın en azından baban var sana sahip çıkan. O yüzden üzülme” dedi, omuzumu sıktı.
İlk defa ananem beni sevdi.
Sonra ben de seni sevdim, o günden beri hatta bir tek seni sevdim.
Gözündeki acıyı ölümüne biliyorum da ölümü işte bi türlü bilemiyorum.
Annen olmak isterdim, annem olmanı isterdim ya da anne olmanı isterdim.
Kafamda sana böyle ağır misyonlar yükledim işte.
Sevilmemiş bir çocukluktan sevilen bir tanrıçaya dönüşmek...
Tam bir travma nedeni, delirmemek için daha nasıl bir neden gerekli ki?
Saçını okşayan her adamı hayatının geri kalanına koymak istedin.
Hayatının geri kalanı... Ne garip bir lafmış bak şimdi fark ettim.
Senin döneminde yaşasaydım sanırım sana “Yosmaya bak” derdim.
Tamamen kıskançlığımdan yanlış anlama...
Ama sen benim dönemimde yaşasaydın, keşke yaşasaydın...
Ya da dur, yaşama bekle.
Aslında ölüm bile güzel durdu biliyor musun sende.
Yaşayıp ne yapacaktın ki, her şey b..a sararken.
Yalan dolan bir sürü çöküş dramı...
“Başıma gelen kötü olaylarda acaba sen ne yaparsın?” dedim.
Hepsinde mantıklı kararlar verdin, bense hata yapmayı seçtim.
Seni, hisleri doğruya götüren bir kadın profili olarak hayal ettim.
Sen çok güzelsin, çok özelsin, benim hayatımda yerini bilsen bir.
O kadar güzelsin ki hep çirkin adamları sevdin.
Çirkinliği geçtim de, Allah günah yazmasın.
O Arthur Miller’ı bir türlü sevemedim.
Senin kadar güzel olsaydım ufuuuuuu kimleri götürürdüm var ya.
Öyle işte neyse uzatmayayım, 1 Haziran doğum günündü, benim ki de üçü.
Basenlerimizin boyutu dışında ortak noktamsı bir şey işte.
Belki de adını bile duymadığın bir ülkede.
Senden sene- lerce sonra doğmuş olan bir kızın, hayatının en büyük parçası oldun.
Biraz gecikmiş olabilirim ama
Doğum günün kutlu olsun Marilyn...
Yazının Norma’sı:
Platonik aşklar, habersiz çekilen fotoğraflar gibidir. Farkında olmadığın için hep daha duru, saf ve güzel çıkarsın...