Cevabı çok basit; sevdiğim adamla düzenli seks olayına girip, ondan irili ufaklı bebeler yapmak için. Ayrıca bunu yaparken de halalarımın ‘kötü yola düşmüşüm’ gibi tavırlarından kurtulmak için
Etrafımdaki kadınların sürekli olarak “Evlilik isteyenler kezbanın tekidir, kekodur, ıyk onlara ölsünler, pislikler” tavırları beni deli ediyor. (Her nasıl oluyorsa bunu diyenlerin hepsi, benden önce takıyor duvağı orası ayrı bir mevzu) Onların o minnacık beyinleri, evlilik denen hadiseyi maalesef ‘koca eline bakmak’ zannediyor.
Bunu öyle düşündüğü için evlilik kelimesini duyunca hemen şifreler bilinçaltında ‘birine yamanmak’ olarak çağrışım yapıyor.
Sonra kendi düşündüğü şeyi, sen düşünmüşsün gibi seni bunla suçlayarak aşağılıyor!
Ardından açık açık “Evlenmek istiyorum” diyen kadına hemen şak, kurdela nakışı kursuna giden hatun damgasını yapıştırıyor.
Maaşım var zaten, kendi kendime yetiyorum da elin adamını ne diye bana baksın maksadıyla nikâhıma alayım?
Aşık olduğum herifle evlenmeyeceğim de senle mi evlencem, entel görünen, beyni Zeki Müren göbeği dantel motifiyle işlenmiş abla!
Yalnızlık zor zanaat
Bir de şöyle bir gerçek var ki yaşlanmaktan çok korkuyorum! Ve yanımda birini istemenin tek gerçeği bu korku.
Toplum dayatması, ‘yalnız kalacaksın ve çirkinleşeceksin” olunca, kendimi torun torba sahibi yaparak, bu korkunun üzerine gideceğimi zannediyorum.
Arkadaşlık ilişkilerim eskisi gibi değil artık, herkes değişiyor ve bedenim düzen istiyor.
Nereye kadar barlarda sarhoş olup kusacağım, yakışıklı çocuklarla kesişip içip içip dağıtacağım. Bir süre sonra bunlar tat vermiyor, sadece evde film izlemek istiyorsun.
Sonra o da tat vermiyor yanında birini istiyorsun, ardından o kişi gitmesin istiyorsun ve ardından evde ses istiyorsun.
Sonra evdeki düzene adam alışıyor, bu kez sana o alışkanlık yetmiyor.
Çocuklarının arasında bile yalnız kalıyorsun, sonra sadece film izlediğin zamanları özlüyorsun, sonra da barda dağıttığın zamanları ve aslında hep yalnız kalıyorsun.
Ayy burada neden evlenmek istediğimden bahsediyordum, hayali kocamla boşanma evresine soktum iki dakikada kendimi.
Acaba bilinçaltımda evlilik yok mu benim, aynen “Evlilik ne yaee?” diyen kekomançi entellerin söyledikleriyle düşündükleri bir olmadığı gibi...
Madem öyle neden evlenmemeli?
Tek başıma yaşamaya çok alıştım aslında, küpelerimi yatağın kenarına attıysam sabah nerede olduğunu bulabiliyorum.
Evde hiç yemek yapmıyorum, her gün yemek yaparsam ölürüm zaten.
Sabahları yatak toplamayı sevmiyorum.
Kışın sevgilisiz geçen günlerimde aksattığım ağdalara veda etmek zor geliyor.
Birine sarılıp uyuyamıyorum, yatağımı bile paylaşamıyorum.
Sabah kalkınca gergedan doğuruyor gibi sesler çıkartıyorum.
Saatlerce ayna karşısında klip çekiyorum, kimsenin deli olduğumu bilmesini istemiyorum.
Hesap vermek zorunda olunca kendimi kapana kısılmış gibi hissediyorum.
Akraba ziyaretlerinden nefret ediyorum, akraba denen hadiseyi sevmiyorum.
Flörtözün tekiyim, “Mutlaka daha iyisi vardır” diye düşünüyorum.
Anne olmaktan ölesiye korkuyorum, “Kendi hatalarımın acısını çocuktan çıkarırsam, ya beceremezsem” diyorum.
Ya bu işin sonunda da yalnız kalırsam, üstelik bu kez iş işten geçmiş olursa 50 yaşına geldiğimde kocam 20’lik bir çıtır için beni üç çocukla ortada bırakırsa bu kez daha zor olmaz mı hayat, yaşadığım her şey boşa gitmez mi?
Ya kızım eroinman bir emo olursa 16 yaşında evden kaçıp, 40 yaşında bir adamla evlenirse...
Neyse, ben karamsarlığın ıcığını çıkarmadan diyeceğimi diyeyim bari; evlenmek istememin de istemememin de tek nedeni yalnızlık ve yaşlılık korkusudur belki de.
Verdiğimiz bütün kararların, yaptığımız hataların, attığımız adımların nedeni bu değil mi zaten?