Allahtan bir kişiye deli gibi aşık olup sürünme hakkımız var da diğer terk edilme sahneleri nohut yutmak gibi geliyor

Terk edilmenin şokunu birkaç gün atlatamadım. Sabah uyanıyorum ağlamaya başlıyorum. Tuvaletimi yapıyorum ağlıyorum, ağdacıya gidiyorum ağlıyorum, işe gidiyorum ağlıyorum. Vücudumdaki bütün suları gözyaşlarımla çıkarttım desem yeri yani. Türk pop müziğinin bütün acı çektiren şarkılarını dinledim. En son “Geçerr geçerr daha öncekiler gibiiiii” diye böğrümü parçalayarak şarkıya eşlik ederken bir şey dank etti bana. “Ben napıyorum?” dedim. “Bir kendine gel, bir silkelen, saçmala” dedim. Öncelikle bana taktığı o tek taşı satıp kendime bir sene yetecek kadar ped aldım. Sonra gittim hem benim, hem de insanlık için bir adım atarak spora yazıldım. Tatile gidecem benim göbek luk luk luk vaziyette, ağırlık merkezini hiç söylemeyeyim oklavayla dövmüşler gibi yahu yumuşacık pamuk gibi. Kollar desen 15 dk. sonra ringe çıkacak bir güreşçi edasında. Bu tiple bir de utanmadan “Sana erkek mi yok canım, sen en iyilerini hak ediyorsun beybi” diyen arkadaşlarımı vileda sopasıyla dövmek istedim.

Haberin Devamı

Ebru Şallı da işe yaramadı
Yok yani şu yumuşacık bedenden kurtulmam gerek, bu halde plaja insem, insanlar kadınlardan soğur. Bir nesil benim yüzünden biter vallahi, ergenlik çağındaki bebeler beni görüp “Iyy kadın denilen şey buymuş” diye travma yaşar ömrü hayatı boyunca da atlatamaz... O sebeple kendime hedef koydum Madonna gibi ömrümü bu işe verip kendimi atletik bir kız yapacağım. Sonra da gazetelerde, öncesi ve sonrası olarak gösterilecek bu başarı hikayem.
Öyle bir gaza geldim ki, gittim kendime eşofmanlar falan aldım, suluk bile aldım yahu. Gerçi bir önceki deneyimlerim hep başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Gitmeye üşendim, aç gittim bayıldım, 10 dakika haraket ettim sonra minderde yayıldım. Eve bir ton alet aldım, ilk gün baktım, bir daha da elimi sürmedim. Ebru Şallı ile denedim, ekrana bakmaktan hareket edemedim. Bir de çok acımasız davrandı ya o kadın, “Ohh mis gibi yanıyoruz” derken ben orada can çekişiyordum ağlıyordum resmen. Spora dair bütün girişimlerim başarısız oldu yani. Ama bu kez farklı olacaktı çünkü ayrılık acısı çekiyordum ve kendimi güzelleştirmeye ihtiyacım vardı.
İlk gün ne hayallerle gittim, cıvır cıvır püskivit gibi çocuklar etrafımda dolanacak, spor hocam baldırlarımı tutarken bana aşık olacak, onunla sportmen bebeler yapacağız diye. Tabii ilk hayal kırıklığımı hocanın kadın olmasıyla yaşadım, ikincisini ise salonda bir tane bile erkek olmayışıyla. Gerçi iyi ki de yokmuş, 15 dakika sonra ben bir terledim ama nasıl her yanımdan terler fışkırıyor, dilim 3.5 metre dışarıda. Gergedan doğuruyor gibi nefes alıp veriyorum, birazdan ölecem yani o derece... Yaptığım da hiçbir şey yok yani sanki sırtımda 95 kilo un çuvalıyla Galata Kulesi’ne çıkmışım gibi acı çekiyorum. Baktım olmuyor, cenazemi kaldıracaklar oradan “Yaee bugünlük yeter ben eve gideyim” dedim, çıkışta ödül olarak kaşarlı dürüm yedim...
Ertesi gün gitmek için çıktım yola arkadaşları gördüm, “Nasılsa istediğim zaman gitme hakkım var arkadaşlarla içeyim bugün” dedim gitmedim. Sonra “Üşendim, giyecek bir şey bulamadım, çok yorgunum” dedim, “Haberleri izlemem gerek dedim” bir daha da gitmedim. Yok ya Madonna olmak falan bana uygun değil, hedefimi değiştirip Sibel Can gibi kalayım işte yılda bir defa deli gibi aç kalarak 5-6 kilo verip dünyanın en mutlu insanı olurum. Plajda beni görecek olanlardansa özür diliyorum yapacak bir şey yok, ben elimden geleni yaptım valla sizin için...