Kürtaj meselesi, sezaryen doğum, üzerine hamile kızın babasına giden mesaj falan derken günlerdir devlet meselesi haline gelen yumurtalıklarımızı tartışıyoruz. İnternette hep bir ağızdan kürtajın yasaklanma olasılığına dolu dolu küfür edip, kadın cinayetlerine yol açacağını savunuyoruz. Ama işte bunu sadece sanalda mı yapabiliyoruz acaba?

Çeşme’ye, yazlığa ailemin yanına geldim, salondaki koltukta uzanıp Twitter’da her zamanki gibi harala hürele yazıyordum. Sonra akrabalar, komşular derken ev kalabalıklaştı ama ben yine de o koltuktan hiç kalkmadım. Dedikodu, magazin haberleri, Hamide Teyze’nin dokuz senedir üniversiteyi kazanamayan kızı derken bir anda konu kürtaja geldi. Kadınlar kendi aralarında tartışmaya başladı, gerçi hoş tartışma denirse bu duruma.

Ah o bakışlar, sözler yok mu?
Yasağı var gücüyle savunandan, bunu yapana idam uygulanmasını isteyene kadar nasıl öfke dolular. Hadi bakalım Pucca araya gir, yazarken klavyene kuvvet ama bu işi bir de burada savun bakalım. “Ama şimdi sanki kürtajı bir hobi gibi konuşuyorsunuz” dememle o bakışları aynı anda üzerimde hissetmem bir oldu. Ki ben bu bakışları lisede de biliyordum. Arkadaşımın sevgilisinin arabası vardı. Çocuk bizi eve bırakıyordu, kapının önünde indiğim an, balkonda Selma Abla’yla karşılaşmıştım. Sonra lise bitene kadar ‘Pucca’yı eve araba bırakıyor’ lekesini silmeye çalıştım. Ki bence benimki yine en temiziydi, mahallede 13 yaşında küçük bir çocuğa parkta tecavüz edilmişti. Ortalık ayağa kalktı, kıyamet koptu yani, sonra tecavüzcünün kızın sevgilisi olduğu öğrenildi. O yaşta bir kızın sevgilisinden artık ne olacaksa ama işte o ayağa kalkan ortalık “Haa öyle miymiş?” diye bir sustu. “Onun da o saatte, orada ne işi varmış canım” cümlelerinden “Hak etmiş” lafına kadar demediklerini bırakmadılar o küçücük çocuğa.

İzmir de bile böyleyse
Bu arada sanmayın ki mahalle kadınları bunlar, gayet İzmir’in iyi semtlerinden biri. Çoğunun işi gücü var, işi gücü olmayanın zengin kocası var. Bir de İzmir yani, hani o kafadaki en batı olayı var ya, hah o işte. İmkansız bu kadınlarla tartışamazsın, onlara fikrini asla açıklayamazsın çünkü ellerinde ‘etiketlemek’ gibi bir kuvvet var. Allah biliyor ya namus denilen şey, doğuda aile büyükleri için batıda da mahalledeki kadınlar yüzünden korunuyor(!)

Sabaha kadar barlarda eğlenip, tek gecelik aşkın dibine vurup ertesi gün annesiyle zeytinyağlı dolma sararken mankenlerin hayatlarına ağzını bükerek bakan nice arkadaşım oldu. Mesleği, parası, işini gücünü apartmana girer girmez değiştiren kızları biliyorum. Alt komşumuzun oğluyla biraz samimi oldum diye annesinin çocuğu kenara çekip, “O kızın annesi yok, aklı terelelli. Ondan uzak dur” diye uyardığını biliyorum. Bu kadınlara nasıl diyebilirsin, “Bu olay, sadece gizli saklı sevişmelerin önüne geçmeyecek aksine daha kötü yapacak. Bu işin tecavüzü var, istenmeyen gebeliği var, maddi durumun yetersizliği var. Kafanızda olan o beş dakikalık zevkin sefasını adam, cefasını kadın çekemez” diye...

Etraf ne der?
Evin içinde düşündüğün şey, sokakta geçerli değil. Sokakta düşündüğünse evde konuşulma hakkına bile sahip değil.

İşte tam da bu nedenden kadın hakları yine kadınlar yüzünden altüst oluyor. Savunduğun hiçbir değeri, apartmandaki Mukaddes Abla’ya anlatamıyorsun, boşanırken bile ilk düşündüğün şey “Etraf ne der?” oluyor. Üniversiteyi bitirmişsin, iş güç sahibi olmuşsun, sevgilinle birlikte yaşıyorsun. Bu senin için de etrafındakiler için de gayet normalken ev halkını ziyarete gittiğin an, Mahmut adında ki sevgilinin adı oluyor Meral... Sadece laptop açıkken savunabiliyorsun o haklarını.

Haberin Devamı

KADININ SANAL HAKLARI

Haberin Devamı

Yazının Norma’sı: Halam, kardeşimle benim adıma Facebook hesabı açmış, Biz terbiyesiz ve saygısızmışız, açtığı profil gibi ‘temiz paylaşımlı’ yeğen istiyormuş, komik kedi videoları paylaşıp, insanlara “Günaydın” diyen...