Aylar aylar önce sevgilimle bisiklet turu yaparken iki seksen yere yığılıp fok balığı gibi debelendiğimi yazmıştım. Hah işte o yazının arka taraflarında bir yerde kalabalık grubun arasında bir kızın olduğunu ve kesinlikle adamla arasında geçmişte bir şeyler yaşanmış olabileceğini düşünmüştüm. Ve bingo!

6. hissi çok kuvvetli olan biriyim, felaketleri olaydan üç dakika önce, kapıyı çalan kişinin kim olduğunuysa zil sesinden hemen sonra anlarım. Kahve falı konusunda çok iyiyimdir, bir kafe açsam köşe olurum ama iyi şeyler hissetmediğim için yapmıyorum. Demek isterdim ama maalesef, çok yiyip yemediğimi bile hissedemeyecek kadar dandiriyim.
Yalnız bazı konularda sadece içime bir kuşku düşer ve o kuşku hep gerçek olur. Özellikle ikili ilişkilerde o nefes borusunun içerisinde duran, ‘Kesin şu an bir halt karıştırıyor’ gıdıklanmasını hissetmeyeyim, ortalığı ayağa kaldırıyorum. Aylar aylar önce sevgilimle bisiklet turu yaparken iki seksen yere yığılıp fok balığı gibi debelendiğimi yazmıştım. Hah işte o yazının arka taraflarında bir yerde kalabalık grubun arasında bir kızın olduğunu ve kesinlikle adamla arasında geçmişte bir şeyler yaşanmış olabileceğini düşünmüştüm. Ve bingo!

Haberin Devamı

Sen kimi kandırıyorsun?
O zamanlar “Bu üstüne terlikle basılmış hamamböceği kılıklıyla kesin bir haltlar karıştırmışsınız siz?” diye sorduğumda suratıma sorunlu biriymişim gibi bakarak “Off Pucca bazen o kadar saçmalıyorsun ki” demişti. O bakışın gerçek olmadığını biliyordum çünkü o bakışı, “He-man ve Tansu Çiller acayip birbirilerine benziyorlar” dediğim zamanda yapmıştı. Yalan bir bakıştı, bariz belliydi. He-man’i Sümerbank’a götür, altına kalem etek, üstüne 3 beden büyük gelen ceketi giydir Tansu Çiller diye yersin milleti. Bunda da aynı öyle, o kızın yaptığı gereksiz samimiyet, o iğrenç kaçak bakışlarındaki tutukluk, o hep bir şeyler açıklama ihtiyacı, o her cümlenin bir yerine sıkıştırmak zorunda hissettiği ikisinden bahsederken ‘biz’ kelimesi... Hooo paşam sen kimi kandırıyorsun bakalım.

Takır takır döküldü
Bu işin peşini bırakmadım, kızı da bir daha hiç görmedim ama içimde bir yerde kaldı. Geçen gün de nasıl aklıma geldiyse televizyon izlerken bir anda döndüm ona doğru. “Neden bana xxx’le ilgili yalan söyledin?” diye sordum. O, kafasını bana doğru çevirmeye bile lüzum görmedi hatta ciddiye bile almadı. Sonra bir daha aynı ses tonumla, “Sen içerdeyken telefonuna mesaj geldi, ekranda görünce dayanamadan istemdışı gözüm takıldı. Sana mesaj atmış, geçmişte yaptığınız şeyden dolayı pişmanlık duyuyormuş, git ara hadi” dedim.
İşte o an o bakışları gördüm, çenesi hafif tutuk, o sırada nefes alamıyor, ayağa kalkıp telefonu alsa mı, hâlâ inkar etse mi diye düşünüyor. Panik ama soğukkanlı durmak zorunda... Ben de hiç oralı olmadan elimdeki mandalina kabuklarını tabağa yerleştirdim, televizyon kanalını değiştirdim. O sırada bu da hemen döküldü “Ben ne bileyim bir gün seninle tanışacağımı, unutmuştum bile, taa lisede sevgili olmuştuk, bitti, kısa sürdü zaten hatırlamıyorum bile. Lise 1’de miydi neydi, fi tarihinden bahsediyorum, sen daha okuma yazma bile bilmiyordun” diye takır takır döküldü. Bütün cümleleri bitince mesajın falan olmadığını söyledim, sonrası kavga kıyamet...

Haberin Devamı

Dur ben neler yapacağım sana
Lisede sevgili olmuşmuş, eski sevgilisini benim bulunduğum masaya getiriyor hırboya bak! Medeniyet dediğin şey ben de aşk dediğin an biter, saygı maygı duymak zorunda değilim, bana ne. Hepsini bırak yalan söylüyor, “Sizin aranızda bir şey olmuş?” diye sorduğumda bana atarlanıyordu, “Off Pucca, canın kavga istiyor sanırım ama yanlış yerden giriyorsun” diye. Yani buradaki olayın bir şeyler saklama, gizleme, aptal yerine konma durumunu bile anlamıyor. Gelmiş bana ağzını yaya yaya “Olayı bile unutmuştum” diyor. Ben sana bütün bildiklerini bir bir unutturacağım, sen daha dur.

Haberin Devamı

KADIN HiSSEDER...

Yazının Norma’sı:
Çocukken insanlar öpüştükten sonra nasıl utanmadan birbirlerinin yüzlerine bakıyorlar diye merak ederdim.