Hayatım bir film olsaydı, son sahnesini Tori Amos’un ‘A sorta fairytale’ şarkısı eşliğinde eski sevgilimle karşılaştığımız sahnede bitirirdim
İstiklal Caddesi’nde yürüyorum, beş kilo vermişim, niyeyse bacaklarım da beş santimetre uzamış, su gibi hatun olmuşum. Karşıdan bu geliyor, göz gözeyiz. Orada pişmanlığını anlıyorum, dizlerime kapanıp “Ben ettim, sen etme ne olur geri dön” diye ağla ağla ölüyor. Çenesinden tutuyorum “Beybi yapma böyle” diyorum. Sonra da topuklarımla parmaklarını ezerek gidiyorum.
Acı gerçek
Hayallerim böyle devam ederken, bu adamla geçen gün karşılaştım. Üstelik İstiklal’de falan da değil. Yapı malzemesi satan bir mağazada. Elimde 2.5 kilo boya kutusu, koltuğumun altında yer silme sopası. Üzerimde eskimiş bir tişört, onun altında tayt. Bacaklarım o taytla bebişlere külotlu çorap giydirirsin ya, öyle duruyor. Saçım başım perişan halde banyo malzemeleri tarafında yürüyorum. Tam köşeyi dönüyordum ki, karşımda!
Aylar önce düğününü haberlerde izlediğim adam tavşan gibi bakıyor. Elim ayağıma girdi, ne yapacağımı bilemedim. Aklımdan “Selam versem mi acaba?”, “Hiç umursamıyor gibi davranayım bari”, “Herifle ayrıldığımızda 48 kiloydum şu an 58 kiloyum!”, “Allah kahretsin ye dürümleri, götür börekleri salak PuCCa!” gibi onlarca düşünce geçti.
Raflara doğru bakarak yan yana geçtik. Arkamı döneyim, Issız Adam’da olduğu gibi koşarız birbirimize, sarılırız dedim. Döndüm ama adam ortada yok, gitmiş it! Offlayarak kolumun altındaki sopayla dönüyordum ki kadının birine çarptım. “Ayy, mayy” derken bir baktım, karısı! Allah günah yazmasın ama gerçek çirkin. “Önemli değil tatlım” dedi ve gitti.
Son şansımı denedim
Kadınla yan yana yürümediklerini görünce kendime güvenim geldi. Arkalarından gittim, iki reyon sonra bunları gördüm. El ele tutuşmuşlar, kadın kendini ona yaslamış, kapı kulplarına bakıyorlardı beraber. Onun yerinde ben olmalıydım. Bu adama senelerini veren bendim. Ama gözleri lens, at suratlı bir kadını hayatına ortak etti. Nasıl mutlulardı, mutluydu, az önce beni gördüğünü unutacak kadar mutluydu. Hiçbir anlamım yoktu hayatında, yıllarca bunun hayaliyle yaşadım ama o bitirmişti. Bitirmese evlenir miydi zaten geri zekalı karı!
Arkalarından izledim ağlayarak, küfrederek. Sonra telefon çaldı, “Canlı yayına almak istiyoruz sizi” diye. Gözlerimi sildim “Tamam” dedim. Onlar alışverişsiz çıkış kapısına doğru gittiler, ben de aldıklarımın bedelini ödedim!