“Eğer erkek olsaydım elimden bir uçan, bir kaçan...” demeyen kadın yoktur sanırım. Her erkeğin, “Kadın olsam hafif olurdum” dediği gibi

Ama işte kazın ayağı öyle değil. Geçen gün işim gücüm yok, yine oturdum “Erkek olsaydım nasıl olurdum” diye düşündüm. İlk başta Adrina Lima’sından tut, İclal Aydın’dan vur, Ebru Destan’dan çal, Ajda Pekkan’a ver. Her alandan kadınları susuz dereye götürüp, orada yıkanırız diye düşündüm. Sonra işin asıl zor kısmına geldi, bu olayı nasıl başaracaktım?

Hayaller başlar

Mesela şu an erkek olduğumu düşünüyorum, mekanın birine gittim, kızı gözüme kestirdim. Kıza önce bir içki ısmarlamam lazım, keko gibi bira ısmarlamayacağımız için eli cebe atmak gerek. Hadi bir taneyle tanışma faslına girdik, ikinci ve üçüncü derken ne olacak? Bizde ki de can anacım, para kolay kazanılmıyor, o yüzden göze kestirilen kız en azından bir parça ‘leyla’ olmalı. Ki fazla ısmarlama olayına girilmesin.
Sonra bir umut, kızı eve bırakma muhabbetine girdik diyelim, taksiye bindiğim an dua etmeye başlarım sanırım, “Allahım karşıda oturmuyordur umarım, taksimetre atmasın” diyerek. Tabii bende bu şans olunca, kız büyük ihtimal ailesiyle yaşıyordur, ben taksiyle aynı yolu bir daha dönerim. Sonraki gün kıza bir ton mesaj döşemek zorundayım, ilk mesajı ben atmalıyım çünkü kural bu.

Haberin Devamı

Mesaj belası

Bu da nasıl kasar adamı yahu, ‘Günaydın’ yazsam, o da aynı şeyi yazacak ve tıkanacak konu. Hemen bir yere çağırsam, “Aceleci” diyecek, herkese şapır şupur bana gelince “Ayy ben barda tanıştığım adamla şey olmuyorum” diye kıvıracak. İşin yoksa şimdi gündemi takip et, ona göre döşe kıza bir mesaj, sırf buluşmak için telefonunun küçücük tuşları arasında kaybol. Hayır, arasam şimdi, bu kez yapışkan erkek moduna girmiş olacağız, kafadan elenmemek için. Seninle ilgileniyorum ama arayamıyorum. Belki de bir sevgilim vardır, imajı yaratmak gerek. Böylece kız sırf merakından buluşmaya çalışsın.

Nereye gideceğiz?

Allem edip kallem edip kızla buluşmayı sağladık diyelim, kızı öyle bir yere götürmek gerek ki çok şık olmamalı, tornacı zenginlerinden görünmeyelim. Çok salaş olmamalı, kıza biraz havamız olsun. Eski manitaları görecek bir yer kesinlikle olmamalı, kıyamet kopar. Her zaman takıldığımız yer olmamalı yeni gelen kısmetler kapanmasın.
Bir de önce kıza yemek yedir, ardından tatlısı, bir de içkisi derken, olan yine bana olacak. Bir yatak uğruna ömrümü veriyorum şuracıkta. Bir de tabii burada asıl korku, kızın yanında kankasını getirip getirmeyeceği. Bir kızla tanışırsın, ertesi gün kız promosyonlu gibi yanında üç tane embesil hatunla gelir. Bu iyi bir şey gibi gözükse de, sen biriyle çıkarken dört kızla dolaşırsın sürekli. “Enişteeeeee” diye vıcık vıcık konuşurlar, kanser ederler seni. Hayır, bir de işin kötüsü, çıktığın zaman dördünün parasını da ödemek zorundasın. Sıkıyorsa ödeme, ödesen enayi derler, ödemesen öküzsündür. Bir anda dört sevgilin olur ama işte dördüyle yatamazsın o kötü. Aralarından biriyle yatacaksın diye basarsın parayı yanında gezdirdiği geri zekalı parazit hatunlara.
Bu aşamayı da atlattık diyelim, maaşın yarısı zaten bitti, şimdi kızı eve atma olayına geldik. Biz üç kişi oturuyoruz, kızı çağırsam eve, ortam asla sessiz olmayacak. “Evde 5+1 ses sistemim var, DVD koleksiyonum da, sen benim spagettimi yemiş miydin?” diye dalsam olaya, bu sefer kızı odada tutma olayı için emek sarf etmem gerekecek. Sonra o olayı ilişkiye çevirme, sürekli telefonunu saklama, arkadaşlardan kopma, ardından kızın ailesine kendini sevdirmek için kariyerinde başarılı olmak için uğraşma. Askere daha gitmediysen zaten baştan yandın, her gün kapris, naz, ahh kalbim daraldı...Kıssadan hisse, iyi ki erkek olmamışım. Cebimdeki parayla “Ben bu hatunu nereye götüreyim?” derdini çekmiyorum en azından...