Bisiklet sürmesini bilmiyorum. Evet, bilmiyorum ne yani, o bisikletin üzerinde ne zaman otursam her seferinde dizlerim parçalanmış bir şekilde ayağa kalkıyorum

BU TUR BiNEYiM Mi

Çocukken milletin karne hediyesi bisiklet oluyordu, babamda kapının önünde bir bisikletle çıkıp gelmişti. Aylarca bana o bisikleti kullanmasını öğretmeye çalıştı ama ne zaman elini bıraksa ben yerde süründüm. En son adam cinnet getirip bisikleti paramparça etmişti. Sonra ben kıyameti koparınca üzülüp bu kez bana gitar almıştı, iki gününü aldı o gitarı başkasına vermesi. En son ağlıyordu “Yalvarıyorum şarkı söyleme, lanet olsun şunun şu tellerine” diye.
Ardından belki keman benim için daha iyidir diyerek kursa yolladı, hocamın da beni oradan göndermesi iki gününü almadı, “Müzik kulağı yok” diyerek. Spora yönlendirmek için yüzme kursuna yolladı, kardeşim ödül üzerine ödül aldı, ben sadece kantinde oturup hamburger yedim. Çünkü sudan ölesiye korkuyordum. Babam için yeteneksiz bir kızdım yani ama benim için sorun yoktu, “Bisiklet bir daha ne zaman karşıma çıkacak paten moda olmuştu, kemanı nerede çalacağım, denizi sevmem bile kumsalda yatarım” dedim durdum.

Haberin Devamı

Sevgilinin yaptığına bak
Ta ki geçen güne kadar... Sevgilim ve arkadaşlarıyla Büyükada’ya gidip kahvaltı falan yapalım dedik. Bir tane de kız var aralarında, geçmişlerinde artık ne yaşanmışsa böyle gereksiz bir samimiyet, bir el kol şakaları, bir iğrençlik böyle. Bu konuyu sonra irdeleyeceğim! O kızdan nefret ettim ve kesin biliyorum geçmişlerinde manitamla bir şey olmuş, sevgili olmamışlar da bi elleşme var yani, hislerimde hiçbir zaman yanılmadım çünkü.
Neyse kahvaltı yaptık, sonra o gerizekalı, sivri akıllı burada küfür yazamıyorum işte o pislik, “Bisiklete binelim” diye tutturdu. Mal ya, bir sor bir düşün yani, belki o iki tekerleği çeviremeyen insanlar var. Neredeyse 10-15 kişilik bir grup, bisiklete binemiyorum demeye de utanıyorum. Kendi kendime “Denge sorunum var ondan” diye bir olay uydurmuştum ama birazcık hıtıklasalar, denge sorunu diye bir şeyin var olmadığını bilirler. Zaten o sırada da beni kimse dinlemiyordu, herkes büyülenmiş gibi bisikletlere bakıyordu. Sevgilime döndüm, “Ya ben süremem sanırım, biz binmeyelim” dedim, suratıma bile bakmaya tenezzül etmeden, “Bisiklet bu, kullanırsın, seç bi rengi” dedi. Bisikletmiş o, bak sen iyi ki söyledin cip zannediyordum ben onu.

Haberin Devamı

Allah yüzüme gülmedi
Bisikletler önümde sıra sıra dizilmiş bekliyordu, korkumla yüzleşmeye hazırdım. Belki de gerçekten bisikleti sürebilirdim, neticede iki tane tekerlek. Ya evet, işte sorun o bence o iki ince teker ve bir takım metal şeyler beni nasıl üzerinde taşıyabilir ki? Herkes bisikletini seçti, sıra bana geldi. Bi döndüm, benimki almış bisikleti çocuk gibi şen, adamın da günü benim yüzümden zehir olmasın diyerek seçtim içlerinden birini. Biraz ilerledik, o yolda kullanmak yasak diye ellerimizle sürerek gitmeye başladık. Ne yapacağım konusunda hiçbir fikrim yok ama adamı o kızla beraber tee tepeye yollamam! Bindim bisiklete, derin bi nefes aldım, “Allam ne olur zincirini çıkar bisikletin bir şey yap, manita zinciri takana kadar hayattan soğur zaten” diye dualar ederken artık iş işten geçmişti, insanlar vın vın yanımızdan geçiyordu. Hadi PuCCa gazan mübarek olsun dedim, ayağımı pedala attım. Sonra hatırladığım tek şey bisiklet benim üzerimde yerde yatıyordum.
Kaldırmak için insanlar geldi yanıma, sevgilimde parçalanan yerlerimi görünce kıyamadı, yanıma gelip “Uff mu olmuş, PuCCa’nın dizleri?” diye 3 yaşındaymışım gibi davrandı. Sonra da herkes yukarı çıkınca bana tam
3 saat boyunca bisiklet kullanmayı öğretmeye uğraştı. Sonuç, bisikletçiye, bir bisiklet parası ödemek zorunda kaldık, çünkü sinirden parçaladı onu. Ben hâlâ bisiklet süremiyorum.

Haberin Devamı


BU TUR BiNEYiM Mi


Yazının Norma’sı:

İkinci kitap, ‘PuCCa Günlük ve Geri Kalan Her Şey’ sonunda çıktı. Çocuk doğurmuş gibi rahatladım yemin ederim. O kitabı almayanın babaannesini kaçıracağım bunu bilin de!