Sevgilimin konuştuğu kişinin eski sevgilisi olduğunu öğrendiğim andan itibaren, kızı kapsama alanıma aldım. ‘Sevgilisinin eski sevgilisini delice merak edenler kulübü’nün başkanı’ olarak bu acı ama bir o kadar da zevk veren şeyin peşindeyim


Manitayla tatile Antalya’ya gidelim dedik. Kaş, Olimpos falan turlarken rota Alanya’ya doğru kayıyordu ki son dakika aklım başıma geldi. Alanya yani şu küçük Rus kasabası... Her taraf uzun bacaklarının üzerine sarı kafa yerleştirilmiş tek kusuru korkunç kıyafetleri olan hatunların fink attığı bir yer. Bana şimdi oradan, “Ayy kendine güvenmiyor musun, özgüven eksikliği ıyy” lolosu yapma!
Kendime güvenim var da küçük beye güvenmiyoruz, gözleri fer fecir okuyor. Bir gözü “Kalk gidelim saat üç yönünde taş gibi hatunlar” var diyor, diğer gözü “Burası iyi ya, bak bak gelene bak oy oy oy” diyor.

Haberin Devamı

Hangi işkenceyi yapayım?
Dedim kendine gel, topla pılını pırtını Kıbrıs’a gidiyoruz. Saatlerce araştırdım, en güzel, en sakin, en az kız görebileceğimiz tatil nerede yapılabilir diye. Tabi ki Casino’da! Gelen zaten manitasıyla geliyor, şans oyunlarıyla da alakamız yok, üstelik Ramazan, para da harcamayız diyerek Merit’e koşturarak gittik.
Gerçekten öyle rahat geçti, dünyanın en mutlu çifti ödülünü kazanıyorduk ki sevgilimi lobide kızın biriyle konuşurken yakaladım. Tam o sıralarda da Demet Akalın aldatıldığını açıklamıştı, hemen Twitter’ı açıp, adamın eşyalarının çöpte olduğunu yazacaktım, yalnız ikilem arasında kaldım, yukarı odaya gidip eşyaları toparlayıp atayım mı? Yoksa onu dövüp, yanındaki kızı da havuzda boğup, öyle mi eşyaları atayım diye. Tatile yalnız devam etmek biraz koyacak tabii, şeyden dolayı en çok, otelin bornozlarını onun valizine sıkıştırayım diyordum, benimkine hayatta sığmıyor.

Meğer yanılmışım
Derin bir nefes aldım, “Önce bunları evire çevire bir döveyim de sonrasını düşünürüz” diyerek, “Allah Allah” nidalarıyla düşmanı denize dökmeye gider gibi paldır küldür yanlarına gidiyordum ki, kızın sevgilisini son dakika fark ettim.
Kıskançlıktan nasıl gözüm dönmüşse, kız başkasıyla el ele duruyormuş yahu, yani iyi ki carlamadım oraya gidip, bir de rezil olduğumla kalacaktım. “Arkadaşıymış meğer” diye ses etmeden onlara gülümseyip oturdum yerime. Yanıma geldiğinde de sordum, “Kimdi hatun” diye, çok normal bir şeymiş gibi, “Akşam yemekte ne yedin” diye sormuşum da onun cevabını verirmiş gibi, yüzüme bakma bile ihtiyacı duymadan, hiç utanmadan, arlanmadan “Eski sevgilimdi ya, gerçi sevgili de sayılmaz 1-2 hafta takılmıştık” dedi. Ben felç!
Eski sevgilisini orada görüyor, başka bir adam var yanında ve adam popişini kaşıya kaşıya bana bunu anlatıyor. Kim bu kız, nerede tanıştı, nasıl ayrıldı, üzülüyor mu şimdi, onu görüp kahroluyor mu, kız değişmiş mi, neden gidip konuştular, kız buna hala aşık mı, 1-2 hafta dediği ne ki ya, onu ben fazla kızmayayım diye öyle dediyse, ya birbirleri için yaratılmışlarsa, ya onu görünce içi cız etmişse soruları beynimi yedi yedi, ben de onun beynini yedim de yedim.
Sonuç; adamın umurunda değil, havuzuna giriyor, kitabını okuyor, yemeğini yiyor, gülüp oynuyor, kızı görmüyor bile. Hatta bazen beni bile görmüyor, adam katıksız tatilde.
Bense, kızı kapsama alanıma aldım, her yerine bakıyorum, her hareketini sapık gibi izliyorum, ‘sevgilisinin eski sevgilisini delice merak edenler kulübü’nün başkanı olarak bu acı ama bir o kadar da zevk veren şeyi yapıyorum. Neden acaba bu işkenceyi yapıyorum kendime, manyak mıyım? Bilmiyorum, sanırım evet.


Yazının Norma’sı:


BU iŞKENCEYi KENDiME NEDEN YAPIYORUM



Sevgili Merit Crystal, bornozlar için özür dile-rim o kadar güzellerdi ki dayanamadım, dör-düncü gün mini barın ücretsiz olduğunu keş-fettim, daha önce keşfetseydim o minna cık şeyler şimdi bizim evde olacaktı, n’apalım.