Prof. Dr. E. Murat Tuzcu

Prof. Dr. E. Murat Tuzcu

murat.tuzcu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Dünyada ilk defa, daralmış bir kalp damarının balonla genişletilmesi 1977’de İsviçreli bir kardiyolog tarafından gerçekleştirildi. Bu tedavi yöntemi birkaç yıl içinde tüm dünyaya hızla yayıldı. Bir süre sonra, bu yolla tedavi edilen hastaların göğüs ağrılarının geçtiği lakin, her 3 hastadan birinde birkaç ay içinde ağrıların yeniden ortaya çıktığı gözlendi.
Genişletilmiş damarın yeniden tıkanması sorununa 10 yıl boyunca çare arandı, ama hiçbiri yeniden daralma derdine deva olmadı. Çare stentlerde bulundu. Darlığın içine yerleştirilen stent, genişletilen damarın yeniden büzüşmesini önleyerek açık kalma şansını artırdı. Kalbi besleyen damarların ve büyük dallarının çapı 2 ile 5 mm arasında değişir. Çoğunluğu 2.5 - 3.5 mm arasındadır.  Silindir şeklinde metal bir kafes olarak düşünebilecegimiz stentler de damarlara uyacak çaplarda, çeşitli uzunluklarda üretilirler.  

Damarların yeniden daralması
10 yıllık derdin nihayet kökünü kazıdık diye sevinmemiz çok uzun sürmedi.  Her 6 hastadan 1’inde bir yıla varmadan stentli damarın yeniden daraldığı görüldü. Bunun sebebi damar duvarının büzüşmesi değil stentin içinin, yeni oluşan nedbe dokusuyla dolmasıydı. Bunda pek şaşılacak bir şey yok doğrusu. Vücudumuz her türlü yabancı maddenin üstünü yeni dokuyla örttüğü gibi stentlerin de içini kaplıyor. Bu yeni örtü eğer çok kalın olursa damarın büyük bölümünü dolduruyor. Böylece oluşan yeni darlık eski şikâyetlerin yeniden ortaya çıkmasına yol açıyor.
Takılan stentin çapı ne kadar küçükse yeniden daralma riski o kadar yüksek. Haliyle, stent takılan ince bir damarın nedbe dokusuyla dolmasının, daha geniş bir damarın dolup daralmasına göre daha kolay olacağı aşikâr. Stent uzunsa veya birden fazla stent takılmışsa ya da stent konulan yer dallanma bölgesi veya bir damarın ağzındaysa yeniden daralma daha kolay oluyor.    

İlaç kaplı stentler
Stent takıldıktan sonra oluşan yeniden daralmayı önlemek konusunda henüz tam başarı elde edilemedi.  21. yüzyılın başında ilaç kaplı stentlerin bulunmasıyla bu sorun ortadan kaldırılmadıysa da azaltıldı. Bugün ilaç kaplı stentlerin yeniden daralıp tekrar müdahale gerektirdiği durumlar ancak 20 kişide bir görülüyor.
Plastik benzeri ince bir sıvayla kaplanmış metal stentler özel bir ilaca daldırılıyorlar. İnce sıvaya emdirilen ilacın, hücre üremesini engelleyerek nedbe dokusu oluşumunu önlemeyi veya en aza indirmeyi hedefleniyor. Daralmış damarın içine yerleştirilen stentin üzerindeki ilaç haftalar içinde yavaş yavaş salınıyor. İlacı emen damar duvarındaki dokular hücre üretemedikleri veya az ürettikleri için stentin iç yüzeyini kaplayan nedbe dokusu çok ince oluyor. Bu da tabii ki damarı daraltmaya yetmiyor.
Tüm dünyada büyük heyecan yaratan ilaç kaplı stentler, bir yıl içinde büyük ölçüde yalın metal stentlerin yerini aldı. Birçok kardiyolog kalp damar darlıklarının büyük çoğunluğunun ilaç kaplı stentlerle güvenli olarak tedavi edilebileceğini düşünmeye başladı.  

Pıhtı korkusu
2006 yılına gelindiğinde bir milyondan fazla hastaya ilaçlı stent takılmış oldu. Doktorlar bu süre içinde ilaçlı stent kullanımıyla ilgili gözlemlerini bildirmeye başladılar. Amerika’da ve Avrupa’daki 2 büyük kardiyoloji toplantısında sunulan bildirilerde ilaç kaplı stentlerle yeniden daralmanın çok az olduğu teyid edildi.
Ancak bu defa da daha önce görülmemiş yeni bir sorun tartışılmaya başlandı. Araştırmacılar yeni stentlerin aniden pıhtılaşan kanla tıkanıp öldürücü kalp krizlerine yol açma riskinin yalın metal stentlere göre daha yüksek olduğunu bildiriyorlardı. Bunun nedenini, üstü nedbe dokusuyla uzun süre iyi örtülmeyen stentlerin yol açtığı, pıhtılaşmaya uygun zemine bağlıyordu. Bu toplantıları yakından izleyen basın yayın organları bu gözlemleri birinci haber olarak duyurdular. Kimisi “Kalpteki saatli bombalar” diye kimisi de “Yeni stentler adam öldürüyor” diye başlık attı.  Yaratılan korku, ilaç kaplı stent kullanımını neredeyse yarı yarıya azalttı.
Son iki yıl içinde daha sağlam metodlarla yapılan çalışmalar çok daha umut verici  bir tablo ortaya koydu. İlaç kaplı stentlerde pıhtı oluşma riski çok az da olsa yalın metal stentlerden fazla. Lakin, yalın metal stentlerin de kendine has riskleri var. 1 yıl önce  yayınlanan bir araştırmaya baktığımızda,  100 hastanın yarısına eski, yarısına yeni tipte stent takılsa, 3 yıl sonra aynı sayıda insanın kalp krizi geçirdiği görülüyor.
Sonuç olarak; ilaç kaplı stentlerde kalp krizi ve ölüm riski yalın metal stentlerden farklı değil ama ilaç kaplı stentler yeniden daraltmayı ilaçsızlara kıyasla daha fazla azaltıyor, dolayısıyla birçok hastada daha yararlılar.

Kime hangi stent?
Art arda yayınlanan araştırmalar doktorlara hangi hastalara yalın stent hangilerine ilaç kaplı stent takmanın daha uygun olacağını gösterdi.
Pıhtı oluşumundan sorumlu tutulan unsurlardan biri, stent takılmış hastaların titizlikle almaları gereken iki ilaçtan birini veya ikisini birden kesmeleri. Bu ilaçlarda biri aspirin, diğeri ticari adı Plavix ile tanınan clopidrogel ilacı.  Sık rastlanan bir problem de stent takılmış hastaya bir ameliyat gerektiğinde ortaya çıkıyor. Cerrahlar ameliyat için pıhtılaşmayı zorlaştıran bu ilaçların kesilmesini istiyorlar. Bu ilaçlar kesilip üstüne ameliyatın stresi eklenince stentin pıhtıyla tıkanma riski yükseliyor. Araştırmacılar daha güvenli, daha etkin stentler geliştirebilmek için çalışma içinde.  Stent tellerinin alaşımından, telleri örten ince plastik benzeri sıvaya ve emdirilen ilaçlara kadar her şey mercek altında.
Bir diğer araştırma odağı da, ilaç kaplı ya da değil, stentlerin hangi hastalarda kullanılması gerektiği. Kalp damarları daralmış veya tıkanmış olanları bypass ameliyatına mı gönderelim, stent mi takalım yoksa ilaçla mı tedavi edelim?
Bu hafta Almanya’nın Münih kentinde yapılmakta olan Avrupa Kardiyoloji Kongresi’nde bu soruları cevaplamamıza yardım edecek yeni araştırmalar açıklanacak. Önümüzdeki haftalarda bu yeniliklere değineceğim. 

Stentlerin hikâyesi