‘Erkekler Mars’tan Kadınlar Venüs’ten adlı kitapta iki cins arasındaki farklılıklar ve bu farklılıkların günlük hayata, davranışlara yansıması anlatılıyor. Erkeklerle kadınlar sağlık, özellikle kalp sağlığı açısından da farklı. 30 yıl öncesine kadar kalp krizinin çoğunlukla bir erkek hastalığı olduğunu düşünürdük. Kadınlardaki hastalık belirtilerinin, erkeklerdekine benzemeyebileceği, bu nedenle birçok kriz geçiren kadına yanlış teşhis konulduğunun bilincinde değildik. Bu aymazlığın nedeni, kalp hastalıkları konusundaki bilgilerimizin çoğunun orta yaş grubundaki, batılı beyaz erkeklerden kaynaklanmasıydı.
Östrojen kalbi koruyor
Kalp-damar hastalıkları kadınlarda erkeklere göre 10 yıl daha geç ortaya çıkar. Lakin, kadınlar 65 yaşına gelince, bu avantaj ortadan kalkar. Menopoz öncesi kadınlarda kalp-damar hastalıklarının çok daha az görülmesi östrojen hormonuna bağlanmaktadır. Bu yararlı hormonun doğal üretimi durduktan sonra dışardan verilerek aynı yararın sağlana-bileceği düşunülmüştü. İlk araştırmalar ümit verici olsa da, daha sonra yapılan geniş çaplı, karşılaştırmalı, bilimsel çalışmalarda östrojen haplarının yarar sağlamadığı ortaya çıktı. Belki ilerde geliştirilecek yeni hormon bileşimleri, genetik incelemelerle saptanacak kişilerde beklenen yararı sağlayacak. Ama şimdilik tıp, tabiatın yaptığını yapamıyor.
Kalp hastalıkları kadınların baş düşmanı
“Kadınların en sık rastlanan öldürücü sağlık sorunu nedir?” diye sorsanız, çoğu insan “Meme kanseri” diye cevap verecektir. “Kadınlarda bir numaralı ölüm nedeni kalp ve damar hastalıklarıdır” demek, bugün bile şaşkınlık yaratıyor. Halbuki, asıl şaşırılması gereken, son 30 yılda erkeklerde kalp hastalığından ölüm oranları düşerken kadınlarda ölümlerin hiç azalmadığıdır. Bu olumsuz-luğun bir çok nedeni var. Kadınlar da kalp krizinin bir erkek hastalığı olduğuna inandıkları için doktora geç gidiyorlar. Doktorlar da tipik olmayan şikayetlerle gelen kadınlara doğru teşhis koymakta gecikiyor. Doğru teşhis konduğunda uygulanan tedavilerin yan etkileri ve komplikas-yonlarına kadınlarda daha sık rastlanıyor. Kısacası kadınların kalp sağlığının iyileştirilmesi için tıbbın yapacağı daha çok iş var.
Son 30 yılda kalp damar hastalıklarının tedavisinde birbiri ardına gelen yeni buluşlarla devrim denebilecek değişiklikler oldu. Kalpten ölüm erkeklerde azalırken kadınlarda yerinde saydı. Kalp hastalıkları hâlâ kadınların en başta gelen ölüm nedeni.Kadın kalbi farklı mı?Kadın kalbi erkeğinkinden daha küçük, kalbi besleyen damarlar da ince. Kadınların ince damarları daha kolay tıkanıyor.
Kadın kalbi erkeğinkine göre biraz daha hızlı atıyor. Bu da her kalp atımı için kanın vücuda atılması ve kalbin kanla dolması için gereken zaman kısalıyor. Kadın kalbinin sadece yapısının değil, işleyişinin, uyarılara cevabının, duygusal ve fiziksel darbelere tepkisinin de erkek kalbinden farklı olduğunu gösteren veriler var.
Kadında kalp kriziKlasik olarak “Kalp krizi” dendiği zaman aklımıza elini göğsünün üstüne koymuş, ağrısı yüzünden okunan bir adam resmi gelir. Gerçekten de orta yaş erkeklerin çoğunluğunda, kriz kendini göğüs ortasında baskı, sıkışma ya da yanma tarzında ağrı ile gösterir. Oysa tipik göğüs ağrısı kadınların yalnız yüzde 30’unda görülür. 500 kalp krizi geçiren hasta üstünde yapılan bir araştırmada, kadınların yarısından fazlasında tipik göğüs ağrısı yoktu. Bu kadınları doktora götüren şikayetler yorgunluk, nefes darlığı ve mide bulantısıydı. Kalp krizi riski yüksek olan bir kadın “Hafif bir bulantım var, hiç olmadığım kadar yorgunum, kolumu kaldıracak halim yok” diyorsa, acil poliklinikten “Yok bir şeyin, şikayetlerin psikolojik“ diyerek geri göndermeden önce, kalp krizi ihtimali mutlaka akla gelmelidir.
Kalp krizi geçiren bir kişide acil olarak yapılması gereken tedavi, tıkanmış olan kalbi besleyen koroner damarın bir an önce açılmasıdır. Tıkalı damar ya pıhtı eritecek ilaç verilerek ya da balon ve stentle açılır. Ne yolla olursa olsun, damarın en kısa zamanda açılması hayati önem taşır. Yapılan araştırmalara baktığımız zaman, bu hayat kurtarıcı tedavilerin kadınlara erkeklere göre daha az sıklıkta uygulandığını görüyoruz. Üstelik, kadınlarda damar açma işlemi daha geç uygulanıyor. Doğal olarak bu fark da kalp krizinden sonraki ölüm oranlarına yansıyor.
Bu verilere baktıkça yüce şair Nâzım’ın mısraları geliyor aklıma: anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
…….
kadınlar
bizim kadınlarımız
Kalp krizi geçiren kadınlarda şeker, yüksek tansiyon gibi hastalıklar daha sık görülüyor. Hastane-ye daha geç gidiyor-lar, tedavileri erkeklerinkine göre eksik kalabiliyor. Bu ve başka nedenlerle özellikle krizden sonraki ilk 30 günde, kadınlarda ölüm daha fazla.