Prof. Dr. E. Murat Tuzcu

Prof. Dr. E. Murat Tuzcu

murat.tuzcu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Kalbin, oksijenden zengin kanı vücuda pompalayan odasının (sol karıncık) dışarı açılan kapısı her kalp atımında ardına kadar açılır, kan ana atardamara (aorta) fışkırır gibi atıldıktan sonra da hemen kapanır. Sıkı sıkıya kapandığı için, aort içindeki kanın bir damlası bile geriye kaçmaz. Hayatımız boyunca milyarlarca kere, hiç yorulmadan açılıp kapanan bu kapının adı aort kapağıdır. 


Normal aort kapağı
Aort kapağının üç yaprağı vardır. İncecik bir kumaştan yapılmışa benzeyen bu yaprakların bir yanından ışık tutsanız öbür yanından görürsünüz. Üçgene benzeyen bu yapraklar, aort büyük atardamarıyla sol karıncık sınırında duvara bağlıdır. Bu bağlantı yerini kapının kasasına benzetebiliriz. Kapak açıldığında, ardına kadar açılmış bir kapının kanatlarının duvara yaslandığı gibi, yapraklar da aort duvarına parallel hale gelirler. Tam olarak açılmış kapağın açıklığını ölçersek 4-5 santimetrekare olduğunu görürüz.


Kapak nasıl açılır?
Aort kapağının da açılıp kapanması iki tarafındaki basınca bağlıdır. Kanla dolunca, sol karıncık kasılır ve içindeki basınç artar. Başlangıçta, kapının dışındaki basınçtan daha fazla olmadığı için kapak açılmaz. Giderek artan sol karıncık içi basıncı aorttaki basıncı geçtiği anda kapak ardına kadar açılır. Kan, açılan kapaktan gürül gürül akmaya başlar. Karıncık, yeteri kadar kanı atıncaya kadar kasılmaya devam eder. Sonunda iyice kasılıp küçülmüş olan sol karıncık içindeki kanın yarıdan fazlasını atmış olur. Kan atım işini bitirmiş olan sol karıncık, yeniden kanla dolmak için hazırlık yapmaya – gevşemeye-  başlar. Gevşeyen karıncığın içindeki basınç hızla düşer ve aort içindeki basıncın altına düştüğü anda, şiddetli bir rüzgarla çarpılan bir kapı gibi kapak hızla kapanır. 

Kalbin dış kapısı AORT KAPAĞI


Alt solda: Karıncık kasılıp aort kapağı açılmış; sağda bunun eko görüntüsü; ortada açılmış kapağın gerçek ve çizilmiş resmi. Üstte, aort kapağı kapalı, sol karıncık gevşemiş kanla doluyor.


Dengeler bozulursa
Kalbi dakikada 60 kere atan birinin, kalp atımının tüm evreleri 1 saniye içinde tamamlanır. Yani her saniyede bir kapı açılıp kapanır. Aort kapağı sadece saniyenin üçte biri kadar bir süre açık kalır. Kısacık sürelerde bu ahenkli çalışmanın aksamadan sürebilmesi için fevkalâde hassas dengelerin korunması gerekir. Her aşamanın saniye şaşmayan bir saat dakikliğinde işlediği bu düzenin parçalarından biri teklerse, zincirleme bir dizi aksaklık ortaya çıkar. Yapraklardan biri veya bir kaçının haraketi kısıtlanırsa veya kapağın kasasını tutan aort damarı genişlerse kapak sıkı sıkıya kapanamaz ve geriye kan kaçar. Buna “aort yetmezliği” denir. Yapraklar şu veya bu nedenle sıkışıp rahat haraket edemedikleri zaman, kapak tam açılamaz, kan dar bir aralıktan geçmek zorunda kalır. Buna da “aort darlığı” denir.  

Doğuştan aort darlığı
Doğuştan anomaliye neden olan etkenler, ana rahmindeki bebeği, aort kapağının gelişimi sırasında etkilerse bebek aort darlığıyla doğabilir. Kapak bazen o kadar dar olur ki, doktorlar küçücük bir balonla kapağı genişletip, yeni doğan bebeğin hayatını kurtarırlar. Hatta bazı merkezlerde, aort darlığını ana karnında teşhis edip, müdahale ettikleri de olur. Aort kapağının en sık rastlanan doğumsal anormalliği üç yaprakdan ikisinin birbirine yapışık olmasıdır. Buna “iki yapraklı aort kapağı” denir. Çoğu zaman darlığa neden olmasa da akım tamamiyle normal değildir. Uzun yıllar sürüp giden bu anormal akım kapağı daha da aşındırıp kireçlenmeye yol açar. 40 ile 60 yaş arasında görülen aort darlıklarınin bir çoğunun altında iki yapraklı aort kapağı yatar. Aort darlığının başka bir nedeni de ateşli romatizma denilen hastalıktır. Romatizmal kalp hastalıkları ülkemizde çok azalmış olduğu için artık bu tip kapak hastalığını pek görmüyoruz. 

Yaşlandıkça aort kapağı daralıyor mu?
Yapısal hiçbir bozukluğu olmayan aort kapağı  bazı insanlarda 60 - 65 yaşından sonra kalınlaşmaya başlar. Daha sonra üstünde küçük kireç birikintileri ortaya çıkan kapak, yıllar içinde giderek bozulur. Artan kireçlenme ve kalınlaşmayla  haraketleri kısıtlanan yapraklar rahat açılamaz hale gelir. Bu duruma “aort darlığı” denir. Önce bu  darlık hafiftir. Yıllar içinde, yavaş yavaş darlık arttıkça kalp zorlansa da hiç şikâyet etmeden vücuda gönderilmesi gerekli kanı pompalayabilmek için çalışıp çabalar. Yani hasta yıllarca darlığın farkında bile değildir. 

Kalbi nasıl etkiler?
Kalbin dış kapısı AORT KAPAĞI


Alt solda: Aort kapağı dar, sol karıncık duvarı kalın, kan atımı azalmış. Üstte: Aort kapağı kapandıktan sonra, kalınlaştığından rahat gevşeyemeyen kas, karıncığın kanla dolmasını güçleştiriyor.

Menteşeleri paslandığı için rahat açılamayan bir kapıyı açmak için nasıl daha fazla bir güçle itmemiz gerekiyorsa, kalp de daramış kapağı açmak için öyle çalışır. Vücuda gereken kanı atabilmek için kapıyı açmaya gayret eden sol karıncık, her atımda normalden fazla güç kullanmak zorunda kalır. Her saniye kapıyı ittiğinizde kol kaslarınızın geliştiği gibi, kalp kası da aşırı çalışma nedeniyle giderek kalınlaşır. Kalınlaştıkça esnekliği azalır. Dolması için gerekli olan gevşemesi zorlaşır.
Kalp bu aşırı yüke yıllarca sessiz sedasız katlansa da, günün birinde yorgunluğunu belli eder. Sapasağlam olduğunu düşünen adam her zaman çıktığı merdiveni birden rahat çıkamaz olur. Önceleri, şikâyetlerini ilerleyen yaşına atfetse de bir süre sonra nefes darlığı ve göğsündeki sıkıntının giderek arttığını fark eder. Bazıları, çok yorgun olduğunu ve yataktan kalkacak enerjisi olmadığını söyler. Bazı hastalar baş dönmesi, hatta bayılma şikâyetiyle gelir. Hiç bir şikâyeti yokken, başka bir nedenle muayene edildiklerinde, ağır aort darlığı teşhisi konulan hastalar da az değildir. 

Doktor nasıl tanı koyar?
Normalde kan, ardına kadar açılan kapaktan hızla geçerken hiç bir engelle karşılaşmadığı için ses çıkarmaz. Doktor dinleme aletiyle kalbi dinlediği zaman, ne açılan kapakların ne de akan kanın sesini duyar. Yalnız aort kapağı kapanınca ses duyulur, ama kapağın açılışında biraz olsun zorluk varsa bu sessizlik bozulur. Kapaktan geçen kanın yarattığı ses, dinleme aletiyle duyulur. Doktor, üfürüm denilen bu sesin ne zaman başladığını, ne zaman bittiğini, şiddetini, tınısını, orkestradaki keman sesini dinler gibi dikkatle dinleyerek kapağın ne kadar dar olduğuna karar verebilir.
Aort darlığı tanısını kesinleştirmek, ne kadar ağır olduğunu saptamak ve kalp kası kalın mı, iyi kasılıyor mu diye bakmak için en hassas yöntem, ultrasonla yapılan incelemedir. Kısaca eko denilen kalp ultrasonu (ekokardiyografi) aort kapağı hakkında istediğimiz bilgilerin hemen hemen tümünü sağlar. Kireçlenme nerede ve ne boyutta, karıncık içiyle aort arasındaki basınç farkı ne kadar, kapak en fazla ne kadar açılabiliyor gibi soruların cevabını verir.
Hastayı dinleyip, muayene ettikten sonra eko’ya da bakan doktor, bir sonraki adımın ne olacağına karar verir. Bu, kapak değiştirme ameliyatı da olabilir, hiç bir şey yapmadan dikkatli bir takip de. Tedavinin ayrıntılarından haftaya söz edeceğim.