Prof. Dr. E. Murat Tuzcu

Prof. Dr. E. Murat Tuzcu

murat.tuzcu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Kalbin odalarının giriş çıkışında yer alan kalp kapakları, birbiri ardından, belli bir düzen içinde, durup dinlenmeden, açılıp kapanan kapılardır. Dört kalp kapağının da şekli ve büyüklüğü birbirinden farklıdır ve her birinin işleyişi kendine hastır. Bugün, bunlardan bir tanesini inceleyeceğiz.

Mitral kapağı
Kalbi, ortak bir duvarı paylaşan, iki ayrı iki katlı evden oluşan dört odalı bir bina gibi düşünelim. Sol taraftaki iki odanın, yani üst kattaki sol kulakçıkla alt kattaki sol karıncığın arasındaki kapağa “mitral” denilir. Şekli piskoposların giydiği “mitre” denilen küllaha benzediği için bu ad verilmiştir. İki kanatlı bir kapıya benzer; bir ön, bir de arka yaprağı vardır.
Bu büyük iki kanatlı kapının, içine oturduğu bir de kasası vardır. Mitral kapağı da kasaya benzer bir dokuya tutunur. Yaprakların birbirine bakan serbest uçları ise kalp kasının uzantılarına ince iplerle tutturulmuştur. Mitral kapağı denince sadece incecik bir ipek kumaşa benzeyen ön ve arka yaprağı değil, kapağın oturduğu bağ dokusundan yapılmış kasayı, iplikleri ve bu ipliklerin bağlandığı kalp kasının uzantılarını da kastediyoruz.

Haberin Devamı

Nasıl çalışır?
Sol kulakçık akcigerlerden gelen temiz kanla dolunca, içinde yükselen basınçla yapraklar itilip aşağıya doğru açılır. Açılan kapaktan geçen kan alt odacığa dolar. Bir yandan artan kan, bir yandan da kasılan duvarlar sol karıncık içi basıncını artırırlar. Böylece yükselmeye başlayan basınç, mitral yaprakları yukarı doğru itip kapağı kapatır. Yaprakcıkları kalp kasına tutturan ince iplikler, giderek çok yükseklere çıkan sol karıncık basıncının, kapakları sol kulakcığın içine itmesini önler.

Kapının sesi
Doktor kalbimizi dinlediğinde iki ses duyar. Bunlardan birincisi, mitral kapak kapanınca oluşan sestir. Kapının kapanma sesi gibidir. Kalbin sağ tarafındaki kapağın sesi de buna karışır. Kapı hızla kapanırsa ses başka, hafifçe kapanırsa başkadır. Kapağın açılıp kapanmasında bir kusur varsa çıkan sesler suçluyu ele verir. Modern tanı yöntemlerinden önceki dönemlerde, usta hekimler hastanın kalbini uzun uzun, bazen oturtup, bazen yan yatırıp dinledikten sonra her kapak hakkında ayrıntılı teşhislerini sıralarlardı. Günümüzde dinlemekle edindiğimiz bilgilerin yanı sıra, hassas görüntüleme yöntemlerinden de yararlanıyoruz.

Haberin Devamı

Eko ile görüntüleme
Kalp kapakları sağlıklı mı, iyi açılıp kapanıyorlar mı sorularına en iyi cevabı kalbi ultrason ile görüntüleyip veririz. Kalp ultrasonuna ekokardiyografi, kısaca yankı anlamına gelen eko denir. İnsan kulağının duyamadığı cinsten ses dalgaları göğüs üzerinden kalbe gönderilip yankıları toplanır. Yankının özellikleri, yansıdığı yüzeye ve bu yüzeyin nerede olduğuna bağlı olarak değişir. Kalpten yankılanan ses dalgaları, tek tek resim gibi veya bir film gibi izlenebilir. Bu yöntemle, kalbin dokularının sadece yapılarını değil, haraketlerini de en ince ayrıntısına kadar izlemek mümkündür. Mitral kapağı kapandığı zaman kasılan sol karıncıktan atılan kanın tümü gitmesi gereken yere, aortaya atılır. Normalde kanın bir zerresi bile sol kulakçığa kaçmaz. Çünkü sıkı sıkıya kapalı olan mitral kapağı buna engel olur. Eğer kapak görevini tam olarak yapamıyorsa yani kapı biraz da olsa aralık kalıyorsa, aşağı odadan yukarı odaya kan kaçar. Bu kaçağın yol açtığı duruma mitral yetmezliği denir. Geri kaçan kan azsa bunun pek önemi olmayabilir. Geri kaçan kan miktarı arttıkça dertler baş göstermeye başlar.

Haberin Devamı

Kapak neden iyi kapanmaz?
Kan akımını eko ile renki olarak görebildiğimiz için geri kaçan kan varsa, dinlemekle duyamasak da görebiliriz. Görmekle kalmayıp kapağın neresinden ne kadar kan kaçırdığını da saptayabiliriz. Daha da ötesi, eko bize mitral yetmezliğinin nedeni hakkında bilgi verir. Bu bilgiler olmadan işe yarar bir tedavi planı yapamayız. Sadece yaprakların değil, mitral kapağını oluşturan diğer parçalardan herhangi birinin bozukluğu da mitral yetmezliğine yol açabilir.
Yaprakların dokusu bozulmuşsa, kapandıklarında gergin bir yelken gibi değil, rüzgârda dalgalanan bayraklara benzer. İplikler, bollaşmış dalgalanan yaprakcıkları zaptedemeyince kapak tam kapanamaz ve geriye kan kaçar.
Bazen, yaprakcıklar tamamiyle normal olsa bile onları kalp kasına tutturan ipliklerden bir veya ikisi kopar. İpi kopan yelken parçasının rüzgârda çırpınması gibi bir durum ortaya çıkar. İpin kopmasıyla desteğini kaybeden yaprakcık, kulakçığa doğru savrulup ağır mitral yetmezliğine yol açar.
Ateşli romatizma denilen hastalık mitral kapağını tutup yıllar içinde kapağı kalınlaştırıp, büzüştürüp iyi kapanamaz hale getirir.
Mitral kapağının tüm parçaları yerli yerinde ve doğru çalışıyor olsa da mitral kapağı iyi kapanmayabilir. Kapı ve kasası benzetmesini hatırlayacak olursak, bunun nasıl olduğunu anlayabiliriz. Kalp şu veya bu sebeple genişleyecek olursa, mitral kapağının kasası da genişler ve kapının kanatları bu alanı kapamaya yetmez.

Ne zararı olur?
Mitral kapağı iyi kapanmadığında sol kulakçığa kaçan kan, giderek bu odayı büyütür. Kaçan akımla sol kulakçıkda artmış olan kan hacmi, her kalp atımında yeniden sol karancığa döner ve bu böylece devam eder gider. Yıllar boyunca, milyon-larca kalp atımında, fazla kan miktarıyla baş etmek zorunda kalan sol karıncık sonunda genişlemeye ve kuvvetini kaybetmeye başlar. İşte bu aşamaya gelmeden önce müdahale etmek gerekir. Tabii, hastanın kalbi genişlememiş olsa da eğer nefes darlığı yorgunluk gibi şikâyetleri varsa, yine müdahale edip iyi kapanan bir kapak yaratılmalıdır.

Ne yapalım?
Mitral yetersizliği olan hastayı izlerken, şikâyetler var mı yok mu, sol karıncık kuvvetle kasılıyor mu, çok genişlemiş mi sorularının yanı sıra sol kulakçığa ne kadar kan kaçtığının saptanması da çok önemlidir. Kalp hastalıklarında, takibinde en çok titizlik ve ustalık gerektiren hastalıklardan biri ağır mitral yetmezliğidir. En önemli soru da, “ne zaman müdahale edelim ve nasıl bir müdahale yapılmalı”dır. Bu soruların cevabını ileriki yazılarda araştıracağız.