Prof. Dr. E. Murat Tuzcu

Prof. Dr. E. Murat Tuzcu

murat.tuzcu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Geçen ay hanımının ısrarıyla doktora gelen Cemil Bey’den söz etmiştim. Kendisi “gaz sıkıntısı” dese de beni endişe ettiren şikâyetlerinin yanı sıra babasının ani ölümü ve sigara içiyor olması kalp damarlarında darlık olma ihtimalini artırıyordu. Ayrıntılı bir söyleşiden sonra sıra muayene ve temel incelemelere gelmişti.
Cemil Bey’in muayenesi gerçekte kapıdan girer girmez başlamıştı. Yürüşü, konuşması, güncel deyimle “vücut dili” çoğu hastada olduğu gibi ipuçlarıyla doluydu. Önce kilosu ve boyu ölçüldü: 83 kg, 171 cm. Boyuna göre kilosunun fazla olduğu açık. Askere gittiğinde kaç kilo olduğunu soruyorum; 68 kg. Demek ki 30 yıl içinde 15 kg almış.
Çocukluğumda duyduğum, kilo boyun son iki rakamını geçmeyecek uyarısını hatırlıyorum, yani, boy 1.71 ise 71 kiloyu geçmemeli. Tıp fakültesinde okurken gördüğüm boya göre ideal kilonun ne olacağını gösteren cetvelleri hatırladım. Kadınlar ve erkekler için yaş gruplarına göre düzenlenmiş bu cetveller uzun yıllar kullanıldı. Sonradan, vücut yapısını pek göz önüne almadığı için cetvellere giderek rağbet edilmez oldu. 

Beden kitle indeksi
 
80’li yıllarda boyu ve kiloyu beraber değerlendiren bir ölçü kabul görmeye başladı. Beden kütle indeksi, kısa yazılışıyla BKİ denilen ölçütü hesaplamak kolay: Kiloyu boyun karesine bölmek yetiyor. Cemil Bey’de BKİ: 83/1.71X1.71 = 83/2.92 = 28.4.
BKİ’si 25-30 arası olanlar kilolu, 30’dan fazla olanlar ise şişman olarak sınıflanıyor. Bir çok biyolojik ölçütte olduğu gibi, hesaplanması kolay olduğu için yaygın olarak kullanılıyor. Lakin bu  ölçütün genel bir fikir edinmenin ötesinde kullanılmasının sakıncalı olduğunu düşünenler var. Kilonun vücuttaki depolanmış yağla direkt orantılı  olduğu varsayıldığında, yanıltabileceği doğru.  Lance Armstrong’un 1993’te Fransa turunda yarışırken BKİ’sine bakılacak olursa fazla kilolu  olduğu sonucu çıkar. Bunun nedeni, efsanevi bisikletçinin kilosu, fazla yağ nedeniyle değil gelişmiş kas dokusunun artmış olmasındandır. Bunun tersi de söz konusu olabilir. Yaşlılık veya başka bir nedenle kasları erimiş bir kişi, yağ dokusu fazla olsa da BKİ’ne bakılınca normal sınırlarda gözükebilir.
Şişmanlığın kalp damar hastalıklarıyla ilişkisi çok açık değil. Bu konuda birbiriyle çelişen görüşlerin birkaç nedeni var. Fazla kilolu olmanın ve şişmanlığın tanımını ve nasıl ölçülmesi gerektiğini çok iyi bilmiyoruz. Tartının gösterdiği rakam kendi başına her zaman kalp damar hastalığı riskini değerlendirmek için yeterli değil.
Birkaç hafta önce yayımlanan bir araştırmada 5400 kişinin ayrıntılı tahlilleri yapıldı. Fazla kilolu olanların üçte birinde yağ ve şeker metabolizması tamamıyla normal bulundu. Buna karşılık her dört normal kiloludan birinin kan tahlilleri, daha çok şişmanlarda görülen anormal metabolizma işaretleri taşıyordu. 44 000 hemşire üstünde yapılan bir çalışma da buna benzer sonuçlar verdi. BKİ’si normal olsa da  kişinin karın çevresi genişse kalp krizi riskinin iki kat arttığı saptandı. Anlaşılan o ki Cemil Bey’in kaç kilo olduğu hatta BKİ’nin ne olduğunu bilmek yetmiyor. 

Bel çevresi
Kilolarımızın fazlalığı kadar onları neremizde depoladığımız da önemli. Fazla yağlarımızın nerede toplanacağı genetik olarak belirleniyor. Karın çevresi yağlanmasının damar sertliğinin oluşumunda kolaylaştırıcı etkisi olduğu düşünülüyor. Göbek çevresinin kalın olması çoğu zaman karaciğer, kalp ve diğer iç organlarımızın çevresindeki yağın da artmış olduğunun delilidir.
İç organ çevresindeki yağların damar duvarındaki kötü faaliyetleri azdıran maddeler yaydığı biliniyor. Karın çevresinin ölçülmesi hem kolay hem de vücüt ağırlığından daha güçlü bir risk belirleyicisi. Bu ölçümün sakıncası da herkes için kullanılabilecek bir tek normal değerin olmaması. ABD’de normalin üst sınırı erkekler için 102 cm, kadınlar için 88 cm olarak kabul ediliyor.
Bel çevresi ölçümleri için kullanılacak standartların toplumlar arasında farklılık gösterdiğini göz önüne alan Türkiye’deki çeşitli bilimsel ve mesleki kuruluşlar, erkeklerde 94 cm’den kadınlarda 80 cm’den fazlası ölçümleri yüksek risk belirtisi olarak kabul ettiler. Cemil Bey’in bel çevresi 104 cm.


Elma mı Armut mu


Elmaya mı benziyoruz armuta mı?
Son yıllarda yaygın olarak kullanılmaya başlanan bir diğer ölçü de bel-kalça oranı. Bel çevresini kalça çevresine böldüğünüzde elde ettiğiniz rakam erkekte 0,95’den fazla, kadında 0.80’den yüksekse risk de yüksek demektir. Dünyanın dört bir yanındaki üniversitelerin art arda yayınladıkları onbinlerce insanı içeren araştırmaların birleştiği bir nokta var; bel ölçüsünün yanı sıra kalça ölçüsünün de göz önüne alınması her çeşit toplumda uygulanabilecek standart bir ölçü.
Mezurayı alıp aynanın karşısına geçelim; elmaya mı benziyoruz armuta mı? Elmaya benziyorsak işimiz var demektir. Oysa, armut tipi şismanlıkta yani eğer yağlar kalça çevresinde birikmişse kalp krizi riski yüksek değil. O halde elmaya benzemekten kaçınmakta yarar var ama illâ da armuda benzemek de gerekmez.
Cemil Bey’in muayenesini konuşmak üzere başladığımız yazıda kilo ve boy ölçümlerinin ötesine geçemedik. Devam edeceğiz.


Elma mı Armut mu



Sumo güreşçileri neden kalp krizi geçirmiyor?

Elma mı Armut mu


Beli kalın ve şişman olanların hepsinin kalp krizi riskinin yüksek olduğunu söylemek mümkün değil. Japonya’daki sumo güreşçileri göbekleri ile meşhurlar, ama beklenenin aksine kalp hastalığı riskleri çok yüksek değil. Bu çelişkinin nedeni güreşçilerin devamlı antremanla formda kalmaları. Amerikan Tıp Birliği dergisinde geçen yıl yayımlanan bir makale bu görüşü destekliyor.
Araştırmacılar 60 yaşının üstünde 2600 kişinin kilosunu ve bel çevresini ölçtüler. Yürüyüş bantında ne kadar yürüyüp, koşabildiklerine bakıp formda olup olmadıklarını belirlediler. Bu insanları 12 yıl süreyle izledikten sonra buldukları sonuç ilginç. Egzersiz yapıp formda kalmaya devam eden göbekli olan insanlarda ölüm ve kalp krizi, hareket etmeyi sevmeyen göbeklilere göre çok daha azdı. Daha bir çok araştırmanın ortak sonucu fazla kilolu ve ya şişman insanların egzersizden çok yarar göreceği. Haftada 5 gün muntazam yürüyüş yapmanın birçok ilaçtan daha yararlı olduğunu söylemek hiç de yanlış olmaz.