Kalbin sol alt odacığı, kanı tüm vücuda dağıtılmak üzere ana atardamara pompalar. Bu büyük atardamar, koca bir ağacın kalın gövdesine benzer. Kalbimizden çıktıktan sonra boynumuza doğru ilerlerken kollarımıza ve beynimize giden dallar verdikten sonra yön değiştirerek arkaya ve hafifçe sola kıvrılıp, omurga kemiklerimizin önünden aşağıya doğru uzanır. Göğsümüzle karnımızı ayıran büyük kas perdesini (diyafram) geçip göbek hizasına gelince ikiye ayrılır. Kalp ile bu çatallanma arasında uzanan bu ana atardamar aort diye adlandırılır. Başlangıç bölümüne aort kökü, güğüs içinde başımız yönünde yükselen bölüme çıkan aort, arkaya ve aşağıya dönen bölümüne aort yayı, göğüs kafesi içinde kalan bölümüne inen aorta, karnımızdaki bölümüne ise karın aortu denir.
Ana atardamarın dalları
Vücudumuzun tüm hücrelerine iletilen oksijenden zengin kanın tamamı aorttan geçer. Aort kökü, kalbi beslemek için iki dal verir. Koroner atardamar veya koroner arter dediğimiz bu dalların daralıp tıkanmasının yarattığı dertlerden ve çarelerinden uzun uzun söz etmiştik. Çıkan aortada dal yoktur. Aort yayından sağlı sollu, kollarımıza giden atardamarlar ve beynimizi besleyen dallar çıkar. İnen aorttan omur iliğini, göğsümüzdeki kasları, akciğerleri, yemek borusunu besleyen bir çok dal çıkar. Karın aortu ise karaciğer, mide, dalak, böbrekler, mesane gibi karın içi organlarımızı besleyen dallar verir. Aortun ikiye ayrılmasıyla oluşan damarlar da bacaklarımıza kan götürür.
Aortta damar sertliği
Ana atardamarı kesip duvarının kesitine bakacak olursak, üç katman görürüz. Damarın iç yüzü parlak, kaygan sağlıklı görünümlü hücrelerle döşenmiştir. Bu hücreleri fayansla kaplı bir duvara benzetebiliriz. İç tabakanın arkasında, duvarın orta katmanı- benzetmeye devam edecek olursak- tuğlaları vardır. En dıştaki üçüncü katman ise duvarı dışardan sıva gibi sarar.
Ana atardamar da diğer bir çok atardamar gibi damarsertliğine uğradığı zaman, orta ve iç katmanların pürüzsüz ve düzenli görünümü bozulur. Damar içine doğru çıkıntı oluşturan damarsertliği yumruları (ateroskleroz plakları) ana atardamar çok geniş olduğu için kolay kolay tıkanmaya neden olmaz, lakin iyice ilerlemiş durumlarda karın aortunda darlıklar bazen de tam tıkanmalar ender de olsa görülebilir.
Aort anevrizması
Ana atardamarın en sık tedavi gerektiren hastalığı, balon gibi genişlemesidir. Buna aort anevrizması denir. Anevrizma yalnız aorta özgü bir hastalık değildir. Küçük, büyük her türlü atardamarda görülebilir. Durumun ciddiyeti, anevrizmanın yerine, büyüklüğüne, biçimine göre değişir. Çıkan aorttaysa tedavisi başka, anevrizma aort yayını da içine alıyorsa başka, inen aortadaysa başkadır. Karın aortasındaki anevrizmada ise endişeler ve çareler daha farklıdır.
Anevrizma, duvarın, orta katmanındaki hücrelerin ve hücreler arasındaki dokunun zayıflaması nedeniyle kan basıncına karşı koyamayıp genişlemesidir. Örneğin; uzunca bir balon üflediğimizi düşünelim, balonun neresinde incelme varsa orası daha kolay şişeceğinden, o bölge diğer taraflara nazaran daha geniş olur. Kalıtım sonucu oluşan bazı hastalıklar böyle bir zayıflığa ve anevrizmaya yol açabilirler. Marfan Sendromu bu hastalıklardan biridir. Çıkan aort anevrizmasının birlikte görüldüğü bir diğer doğumsal hastalık da aort kapağının normaldeki gibi üç yapraklı değil iki yapraklı olmasıdır. Aortun genişlemesi, uzun süre yüksek tansiyonu olanlarda daha sık görülür. Denizde azan dalgalar, nasıl yıllar yılı çarptıkları kıyıyı aşındırırsa, her kalp atımında aort duvarına yüksek basınçla çarpan kan da zaman içinde damarı zayıflatıp genişletebilir. Aortun genişlemesi uzun süre hiç bir şikayete yol açmadan ilerleyebilir. Genişleme genellikle ilerleyici niteliktedir. Bu nokta, anevrizmanın anlaşılması, izlenmesi ve tedavi seçimi için çok önemlidir.
Nasıl teşhis edilir?
Aort damarı kısaca BT denilen bilgisayarlı tomografi veya MR ile çok güzel görüntülenebilir. Anevrizmanın nerede olduğu, şekli, büyüklüğü, yakınındaki dallar, kısacası tüm özellikleri ayrıntılı olarak ortaya çıkar. Anevrizma olabileceği şüphesi varsa veya kişi yüksek risk gurubundaysa, BT veya MR yapılır. Yoksa, anevrizma var mı yok mu diye, herkese bu yöntemlerle tarama yapılmaz. Karın aortu anevrizması ultrason ile çok kolay görüntülenir. 70 yaşını geçmiş kişilerde, sigara içiyorlarsa 60’ın üstündekilerde tarama için karın ultrasonu yapılır. Hekimlerin dikkatle yapacakları muayeneler ve yerinde uygulayacakları görüntüleme yöntemleri aort anevrizmalarının zamanında teşhis ve tedavisini sağlar. Böylece, aort anevrizmalarının en korkulan komplikasyonu, zayıflayan damar duvarının katmanlarının ayrışması, hatta tümüyle yırtılması önlenebilir.
Anevrizmaların teşhis ve tedavisine ve koruyucu önlemlere ileriki haftalarda değineceğim.