Geçen hafta Elazığ’dan geldiği otobüsten indikten sonra yere yığılan Şahin Bey hastaneye kaldırılmıştı. Acil servise getirildiğinde göğsünde ağrı ve nefes darlığından şikâyet ediyor, sık sık ve güçlükle nefes alıyordu. İlk muayenede nabzı 120, kan basıncı 90/60, kanında oksijen oranı yüzde 85’ti. Acilen çekilen akciğer filminde ve EKG’deki ufak tefek değişiklikler dışında anormallik yoktu. Hemen maskeyle oksijen verilmeye başlandı. İlk yapılan kan tahlilleri kalp krizi olmadığını gösterdi.
Vücudumuzda pıhtı oluştuğunda doğal pıhtı eritme sistemimiz harakete geçer. Bir yandan tuğladan yapılan duvar yükselirken diğer yandan bir grup işçinin de duvarı yıkmaya çalıştığını düşünelim. Bir taraftan büyürken, bir taraftan da eritilen pıhtının parçaları yıkılan duvardan dökülen tuğlalar gibi ortaya saçılır. Kan tahlilinde tıbbi adı “d-dimmer” olan bu parçalardan birinin kan düzeyi yüksek çıkarsa pıhtı şüphesi artar, normalse pıhtı yok demektir. Doktorlar bu tahlile dayanarak “Şahin Bey’in akciğerinde pıhtı olabilir” dediler. Akciğerde pıhtı var mı yok mu sorusunun kesin cevabı için bilgisayarlı tomografi yapıldı ve Şahin Bey’in sağ akciğerinin yarıya yakınının pıhtı yüzünden devre dışı kaldığını ortaya çıktı.
Pıhtı önleyici ilaçlar
Akciğerde veya bacaktaki venlerde pıhtı olunca, ilk yapılması gereken tedavi, pıhtının büyümesini durdurmak. Kumadin adıyla da bilinen warfarin adlı ilaç bu amaç için birebir. Lakin bu ilacın etkisinin ortaya çıkması için yaklaşık beş güne ihtiyaç var. Bu arada ne yapmalı? Şahin Bey’e pıhtı önleyici etkisi derhal başlayan heparin, damardan verilmeye başlandı.
Bu tedavinin amacı, yeni pıhtı oluşumunu engelleyip, vücudun doğal pıhtı eritme araçlarıyla, pıhtıyı yavaş yavaş yıkıp yok etmesine olanak tanımak. Şahin Bey’in akciğerindeki pıhtı epeyce büyük. Genel durumu ilk geldiğine göre biraz daha iyi, tansiyonu yükseldi, nabzı biraz düştü. Ama hala kandaki oksijen miktarı normal düzeyde değil, solunum makinasına bağanmasına gerek olmasa da, yoğun oksijene ihtiyacı var. Tehlikenin devam ettiği açık. Ama acaba bu tehlike ne boyutta? Bu aşamada eklenecek her tedavinin bir riski olduğu için bu sorunun cevabının mutlaka bilinmesi lazım.
Çok tehlikeli mi?
Akciğere giden kan, kalbin sağ karıncığı tarafından pompalanır. Akciğerde pıhtı olunca tıkalı damardan rahat geçemeyen kan sağ karıncığa karşı bir direnç oluşturur. Tıkanan damar veya damarlar ne kadar büyükse kalbin işi o kadar zordur. Kalbin birdenbire ortaya çıkan bu direnç karşısında ne kadar etkilendiği saptanabilirse riskin ne düzeyde olduğu anlaşılır. Acil servisteki doktorlar bu amaçla bir dizi kan tahlilinin yanı sıra Şahin Bey’in kalbini ultrasonla görüntülediler (ekokardiyografi).
Kan tahlilleri kalp kasında harabiyet olmadığını gösterdi. Ağır vakalarda, büyük yük altında çalışan kalp kasının hücrelerinin bazıları ölür. Bir anlamda küçücük kalp krizleri oluşur ki kötüye işarettir. Kan tahlilleri hasar olmasa da kalbin artan yük altında gerilip zorlandığını gösterdi. Eko görüntüleri sağ karın-cığın genişlediğini ve akciğer atardamarındaki basın-cın yükseldiğini ortaya koydu. Kalbin zorlandığı belli, acaba pıhtının kendi kendine erimesini beklemektense bu erime işini hızlandırmanın bir yolu yok mu?
Pıhtı eriticiler
Küçük büyük, herhangi bir damarın içinde var olan pıhtıya hücum eden pıhtı eritici ilaçlarımız var. Bu ilaçları yıllardır kalp krizi ve inmenin acil tedavisinde kullanıyoruz. Lakin, tedavinin yalnız bela olan pıhtı tıkaçlarını değil, iyi pıhtıları da çözdüğünü unutmamak gerek. Diyelim ki mutfakta patates doğrarken elimiz kesildi, hem de biraz derince. Dakikalarca bastırdıktan sonra kanı ancak durdurabildik. Bu olaydan üç - beş gün sonra pıhtı eritici ilaç verilecek olursa, kanamayı durdurmak için oluşmuş olan pıhtı da eriyeceği için elimiz yeniden kanamaya başlar. Sorun elimizdeki küçük bir kesiyse mesele yok, ama ya bir kaç ay önce mide kanaması geçirmişsek. Ya da son üç ay içinde ameliyat olmuşsak. Pıhtı eritici tedavi verince, vücudumuzdaki tüm pıhtılar eriyeceğinden, midemizden veya ameliyat yerimizden kanamaya başlamamız işten bile değil.
Kaş yapayım derken göz çıkartmamak için, doktorlar Şahin Bey’in yakın geçmişte kanama riskini yükseltecek bir hikâyesi olup olmadığını iyice araştırdı. Uzun yıllardır mide şikâyetleri olduğu, iki ay önce dışkı muayenesinde gizli kan saptandığı için ülser kanaması olabilir diye tedavi edildiği ortaya çıktı. Bilinen bir kanama eğilimi olmayan hastalarda bile pıhtı eritici tedavinin ciddi kanama yapma riski var. Bu risk bir kaç hafta önce mide kanaması geçirdiğinden şüphe edilen Şahin Bey’de çok daha yüksek. Bu nedenle pıhtı eriticiyle tedavi edilemiyeceğine karar verildi. Bunun da ötesinde, doktorları heparin ve warfarinin de kanamaya yol açabileceğini, dikkatle izlenmesi gerektiğini düşündüler.