06.12.2009 - 01:00 | Son Güncellenme:
Röportaj: Ali Tufan Koç
Medya önünde yaşanan eden Lindsay Lohan ilişkisi hakkında pişman olup olmadığı bilinmese de, ‘yakın ilişkileri’ bir dargın bir barışık hala yolunda. Medyanın üstün çabalarına rağmen asil tavrından ödün vermeyen Samantha, genel kanının aksine biraz ürkek biraz çekingen bir tavır takınarak sadece müzikle yaşamak istiyor. Samantha, ‘parti kızı’ kimliğiyle pek barışık olmasa da salı gecesi Santralistanbul’da gerçekleşecek ZEN Diamond partisinde çalmak için İstanbul’a geliyor.
Biraz üvey babanız Mick Jones’tan (The Clash grubunun efsanevi gitaristi) bahsedelim. Çocukluğunuzda sık sık The Clash dinler miydiniz?
Müziğin kalbinde büyüdüm. Çocukluğuma dair hatırladığım her anda müzik veya herhangi bir enstrüman vardır. Mick, evde sürekli bir şeyler çalar dururdu.
Duyduğum kadarıyla sıkı bir Knicks taraftarısınız.
New York City’de doğdum, büyüdüm. Knicks’e kalpten bağlıyım. Maçlara pek gidemiyorum, zamanım uymuyor. Genelde televizyondan takip ederim. En büyük zevkim!
Twitter’da rastladığım bir sözünüz dikkatimi çekti: “Eğer bir kere yapacaksanÖ her zaman iki kez yap” Hayatta tekrar tekrar yapmaktan pişman olduğunuz bir şey var mı?
Hayat pişmanlıkla yaşanmaz. Hayattaki tüm deneyimlerden ders çıkararak yoluna devam etmelisin. Ben böyle yapıyorum.
Los Angeles partileri nasıl? Bize birkaç iyi adres verebilir misiniz?
Sanılanın aksine pek partilere gitmem. Parti kızı falan değilim. Cool barlarda takılmayı severim. The Darkroom, Crown Bar ve Bar Marmont, favori barlarım arasında.
Şu ana kadar takıldığınız en cool ünlü kimdi?
Erkek kardeşim Mark Ronson! Amy (Winehouse), Robbie (Williams), Lilly (Allen) ve Christina’nın (Aguilera) çoğu parçasını yapımcısı. Tam bir dahi!
iPod’unuzu karıştırsak genelde hangi isimler çıkar karşımıza?
Daniel Merriweather, Wale, John Mayer, The Gaslight Anthem, The Big Pink, The XX ve tabii ki Foreigner!