Kim derdi ki bir Eskimo geleneğindeki igloo’lar binlerce yıl sonra sosyalliğin güvenli hali olacak diye! Pandemi yasakları ardından ilk Amsterdam’da uygulandığını görmüştüm bu esinlenilmiş izole çadırları. Haziran itibarıyla zavallı insanoğlunun ‘salgını yendik’ hevesi maalesef ki kursağımızda kalıp ikinci dalgayla sınırlı karantina uygulamalarına geri döndük. Bu ikinci kapanmadan dönüşün psikolojik etkileri çok daha keskin ve kalıcı olacağı kesin. Sosyal mesafe, izole masalar aşı bulunsa dahi hepimizin hayatında obsesyon olacağa benziyor. Sadece bugünün değil yarının da normali olacak bu tip konseptler...
Projesi çok önceden olsa da neredeyse mekanların kapatılmasıyla aynı dönem hayata geçen Swissotel içerisindeki igloo’lar bu yeni ‘yeni normal’ için en merak ettiğim konseptti. Şehrin içerisindeki Alp havasını veren yılların Chalet’sinin bahçesine konumlandırılmış bu igloo alanlar bir Eskimo, İskandinav mimarisi de olsa İsviçre-Alman Alpleri’ndeki ambiyansı size veriyor.
Chalet’nin klasik lezzetlerini Ali Ronay gibi büyük bir şefin servisinde alıyor. Ocak ayının ortasında mevsim normallerinin çok üstünde bir sıcaklıkta seyrediyor hava. Kar yağdığında inanıyorum ki tüm yazlık düğünlerin, kıştan gelen evlilik teklifleri bu igloo’ların içerisinde yapılır. Bu arada; yazın da igloo’lar kaldırılmayacakmış. Geçtiğimiz yaz dönüşüm uğrayıp çok popüler olan hareketli 16 Roof’un bi’nevi sakinlik isteyenlere alternatifi gibi olması planlanıyor.
Pandemide otelde kalınır mı?Anlayamadığım şekide, lifestyle yazarlar da dahil enteresan bir baskı oluşturuyor yazılarıyla. Direkt ve indirekt milyonlarca kişinin içinde bulunduğu turizm sektöründeki çoğu otel zarar etmeyi de göze alıp açık kalmaya devam ediyor. Hijyen ve sosyal mesafe konusunda zinciri olduğu uluslararası standartların dışında devlet tarafından da ciddi anlamda sürekli denetleniyorlar. Hatta dünyaca ünlü bu otellerde konaklamak mevcut şartlardan sebep en ulaşılabilir fiyatlarda! Tabii ki hiçbir yer evinizden daha güvenli olamaz ama belli standartlarda gönül rahatlığıyla otellerde kalınabilir.
30’uncu yıla kitap geliyor
Daha önce de yazılarıma konu etmiştim Uğur Talayhan’ı. ‘Chef to Chief’ yani mutfak şefliğinden otel müdürlüğüne yükselip, bu yolu meslektaşlarına açmış dünyadaki ilk kişi! Nihayet yaşadığı tecrübeleri kitaplaştırmaya karar vermiş. Portekiz’de Brezilyalı personellerle deneyimlerini, Çin’deki Dinner in the Sky konseptini getirişini, Shiang’daki kendi lojmanını Güney Koreli teknoloji devine verip sonrasında yaptığı milyonluk anlaşmayı, Londra’daki mutfak anılarını anlatacağı eğlenceli bir iş olacağına eminim. İşin güzel tarafı Talayhan’ın olduğu gibi Swissotel’in de İstanbul’daki 30’uncu yılı...
Dizisini izleyip, kitabını sipariş etme entelektüelliği!Eskiden şöyle bir snop, üstten kültürümle ezerim, bilgimle döverim (!) edasıyla “Ben onun kitabını okudum” denirdi vizyona girmiş film için. Şimdilerde iş tersine döndü! Artık dizisini izledikten sonra kitabını okuma entelektüelliğine hoş geldiniz! Dizisi çekilen Bridgerstone’un kitap baskıları hemen tükendi. Çoğu kişi dizinin kitaptan uyarlama olduğunu dahi bilmiyormuş. Geçen ayki popüler diziyle de dünyada satranç satışları artmıştı.