Orkun Bulut

Orkun Bulut

orkunbulut@gmail.com

Tüm Yazıları

Evlere kapanınca tekrar tartışılır oldu mutluluğun ev içindeki formülü! Konu mutluluksa eski feng-shui’cilerin felsefesini unutun.Tabii ki bunun en iyisini İskandinavlar bilecekti! Düşünsenize; üniversitelerinde mutluluk enstitüleri dahi kurup, felsefelerini tüm dünyaya kitaplaştırıp yaydılar. Ne vereyim ablama? Azla yetinenlerdenseniz Lagom, rahatlığa adapte bir mutluluk peşindeyseniz Hygge verebiliriz.

O tanımlı mutluluğun peşine ilk takılanlardan biri olup Hygge’yi çevirisini beklemeden orijinali çıkar çıkmaz edinmiştim. Farklı detaylar anlatsa da olayın hep şömineye bağlanması bekarlığa geçiş evimin durumunda sebep pek bana uymadı.

Haberin Devamı

Yine de uzun yıllar süren evliliğini bitirmiş biri olarak flörtleşmedi pasımı alan küçük sohbetlerde çok işe yaradığını gördüm. 80’lerde doğmuş Türk kadının mutluluk arayışını ilk o dönem gözlemledim.

Carrie’nin izinden

Aslında bu arayışı sadece bizde değil, tüm dünyada bu şekilde evriliyor. Bu tip kitapların bestseller olmasının sebebi de bu arayışlar. Eskinin doğru partner arayışı şimdinin doğruya partner arayışına dönüşüyor. Hep ‘Issız Adam’ konuşulurken bellki de metropol kadını erkeklerden de ıssızlaşmaya başladı. Aslında bu evrilmenin etkisi 20 yıl önce bir televizyon dizisiyle başladı. Kült sıfatını hakeden ‘Sex&the City’de Carrie’nin hatta Samantha’nın etkisi yadsınamaz 80-90 arası doğanlarda! New York’un çatılarında Cosmopolitan içip sosyalleşmeleri, özel hayatlarındaki fırtınlarda çoğu kendini buluyor.

Sisifos’un trajedisi sonlar

Tanımlanmış mutluluğu İskandinav’dan ithal etsekte genler Akdenizli! Düzenli, programlı yaşam da bir yere kadar. Mum ışığı ve kadeh silüetinde dizi ralilerindeki gibi bu felsefeler aslında sadece ortamlarda küçük sohbetlerde kullanılıyor. Kapitalizmin yaptığı gibi sizi bağımlı hale getirip, dizi çukuruna düşürüp tanımlı bir mutluluk hatta partner beklentisine sokuyor.

Metropol kadının yaşadığı değişimi karşı cinsi yaşayamayınca, iş biraz Sisifos’un trajedisine dönüyor. Akdeniz-Orta Doğu harmanına istediğin kadar dizi yükle, tanımlanmış mutlulukta taşınan o taş hep başladığı yere geri yuvarlanıyor.

Depozitolu şişelere ne oldu?

Son dönem en beğendiğim uygulamalardan biri 25 kuruşluk poşet kararı! Gereğinden fazla poşetin kullanılmasının önüne geçilmesi hem milli servet hem de çevresel faktörler için ne kadar önemli! Benim anlamadığım cam depozito uygulamasının hâlâ neden geri gelmadiği... Çok değil, yakın geçmişte cam şişeyi iade edilmesiyle belli bir ücret dahi alınırdı. Cam kullanımda hijyenik ama üretim olarak plastiğe göre pahalı bir madde. Geri dönüşümünde harcanan enerji de hiç az değil! Markalar kendi camlarını eski usül depozito uygulaması hem ürün satışlarındaki fiyatı düşürecekken geri dönüşümü de kullanıcının keyfine bırakmamış olacak. 25 kuruşa kadar torba israfı yapanlar gibi!


Restorandaki tadı aldım...

TANIMLI İSKANDİNAV MUTLULUĞU



Lucca’nın ördek Papardelle’si,
Basta’nın fasulye taratoru,
Serafina’nın mantarlı pizzası,
Miyabi’nin tempurası,
29’un profiterolu.