Belki trendler belki de sosyal medyanın etkisiyle pek de etkisi kalmadı eski değerlendirme rehberlerinin... Bunların arasında başı çeken Michelin rehberi de eski saygınlığını kazanmak için absürt gündeme gelecek hamleler yapıyor. Mesela listenin en gediklisi Paul Bocuse’ün Köln’deki restoranının şef öldükten sonra tek yıldızını düşürmesi gibi! Bizde de eski heyecanı uyandırmıyor o ‘Michelin yıldızlı şef’ konukluğundaki menüler. İletişim gurusu Esra Türker inatla “Bak bu farklı” deyince karlı bir İstanbul akşamında kendimi yeni açılan Bennu’da buldum.
Nispetiye Caddesi üzerinde, mimarisi ve ambiyansıyla güzel bir enerjisi var. Kapıda karşılıyor sizi Michelin yıldızlı Dave de Belder. İbiza’da yaşayan, sadece restoranında değil; dünyaca ünlü isimlerin evlerinde de yemek yapmasıyla meşhur Belder’in hikayesi ilginç. Belçika’da, Flaman bir anne ve Endonezya kökenli Belder’in babası da kendisi gibi bir şef. Orada kendi restoranını açarak başladığı kariyerine Avusturalya gibi bambaşka bir coğrafyada Gault&Mallau tarafından ‘Yılın Restoranı’ seçilecek kadar yükseltmiş biri. 2015’te aldığı kararla İbiza’ya taşınma kararı vermesi bu anlattığım sentezi tamamlamış. Sanırım eksik olan tek parça Avrasya’yı da Türkiye tecrübesiyle tamamlayacak.
Farklı bir deneyim
Bottura’ların, Arola’ların tutunamadığı bizim ülkede yıldızlı şef aşısı tutmasa da Dave de Belder’in pandemiyle rutinleşen İstanbul gastronomi hayatına farklı bir deneyim kattığı bir gerçek. Kemik içerisinde servis edilen steak tartar, Gillardeau istiridye, Saint Jaques deniz tarağı gibi Michelin yıldızının hakkını verecek lezzetlerin olduğu bir tadım menüsü de sunuluyor. Surf&Turf lezzetleri unuttuysanız et, kabuklu ve deniz mahsullerinin harika uyumu için Bennu’da Belder’in menüsünü deneyimleyebilirsiniz. 29 Ocak’a kadar şef İstanbul’da olacak…
MICHELIN’İ ANLAMAK
Michelin yıldızlı restoran şefinden bahsetmişken son dönem klasik ‘Michelin yıldızı İstanbul’a geliyor’ dedikodularına da kulağımı kabarttım. Sanırım bu kez gerçekten geliyor! Tabii ki eski havası, itibarı olmasa da turizm sektörüne artı değer katması muhtemel. Yine de bu liste hakkında açıklama yapanın da restoran sektöründeki isimlerin pek bilgi sahibi olduğunu sandığını sanmıyorum. Herkesin bildiği gibi bir lastik firmasının uzun yol şoförleri için yaptığı yol üstü lokantalar Michelin rehberi için listeleniyor. Sonrasında ayrı bir şirket olarak işletilen, gizli dedektifleriyle restoranları denetleyip, değerlendiren bir yapıya dönüşüyor. Tabii bunun da yıllık 1 milyon dolar civarında bir masrafı oluyor. Şirket bu parayı genelde sponsor firmalardan ya da belediyelerden tahsil ediyor. Bugüne kadar İstanbul’daki belediyeler bu parayı vermeyi tercih etmedi diye biliyorum. Yoksa rehberin bir şehre gelip gelmeme gibi bir kararı yok. Gelmesi için şirkete verilen bütçeden sonra bağımsız bir değerlendirmeyle listeyi oluşturup yıllar içerisinde geliştiriyorlar. Sosyal medyanın bu kadar önde olduğu, şeflerin kendisini rahatça ifade ettiği yeni dünyada yıldızı almak kadar yıldızı reddetmekte ayrı bir pazarlama stratejisi…