Uzun zamandır sahil hattından her geçenin merakıydı Kuruçeşme Divan. Eskilerin ihtişamlı davetlerinin ev sahibi b ir süredir uzun panoların arkasına gizlenmiş bir renöve içerisinde. İşte o panoların arkasında neler olduğunu Divan Grup Genel Müdürü Murat Tomruk’la sohbetimde öğrendim. Tabii ki Şubat’taki açılış müjdesiyle...
Şehrin en iyi suşi konseptleri arasında bilenin bildiği Maromi’nin yenilenen konsepti için sözleşmiştik Murat Bey’le. Neredeyse 20 yıl önce hikayenin başladığı yerde belki de bizim jenerasyonun suşiyi öğrendiği yerde Elmadağ Divan’da buluşmak istedim. Hatırlarsanız yine otelin cadde üzerindeki
Hai’nin önündeki uzun kuyrukları... O dönem bile sadece bilenin bildiği bir yer olarak faaliyetini sürdürürdü Maromi...
Başarının en büyük sebebiyse Koç Grubu Onursal Başkanı Rahmi Koç’un kendi keşfi diyebileceğimiz suşi ustası Kenji Kume. Yeni füzyon menüsü, değişen mimarisi derken gündem kendiliğinden Divan Kuruçeşme’ye geldi.
Yıllar süren o büyük renovasyon sonlanıyor ve kapılarını şubatta açıyor!
Açılış şubatta
Dinlediğim kadarıyla İstanbul’u İstanbulluya geri veren bir yenileme olmuş. İlk açıldığı 1991 yılından bu yana geçirdiği en büyük yenileme olmuş. 1800’lü yıllardan kalma yerleşkede yenileme sırasında bir hamam da bulunmuş. Var olan tarihi ahır ve su kanallarıyla muhafaza edilerek adeta bir müze şeklinde korunarak dizayn edilmiş. 18’inci yüzyıldan kalma taş duvarların her elementinin özenle çizildiği çevre ve doğayla uyumu göz edilmiş.
Üzerinde o kadar titiz çalışılmışki Murat Tomruk her detayını anlatırken heyecanını karşı tarafa muazzam geçiriyor. Murat Bey eğitimi ve tecrübesi turizm kökenli olamamasının avantajını da yaşıyor aslında. Uzun süredir sektörde olan birine göre algıları çok daha açık. Özel merakı olan fotoğrafçılığı iki kişisel sergi açacak kadar profesyonelleştirmişte biri.
Everest’e tırmanan Arçelik CEO’su Hakan Bulgurlu gibi hobilerinde uzmanlaşmış Türk yöneticilerin sayısının artması bizim gibi lifestyle değerlendiren gazeteciler için fazlasıyla sevindirici. Kim bilir; belki Murat Bey o Kuruçeşme Divan’ın yeni halini en doğru fotoğraflayacak kişi de olabilir.
DİJİTAL SANATTAN İHRACAT OLUR MU?
Hepimizin gözünün önünde o kadar büyük bir değişim yaşanıyor ki! Bazıları hayali haritalar üzerinden arsalar alıp MetaVerse’e girdiğini sanıp yatırımlar yaparken, diğer bir tarafta Türk dijital sanatçılar kendi alanlarında başarılarına başarı katıyorlar. Tabii ki akla ilk gelen isim Refik Anadol.
NFT’si 1.2 milyon dolar değerinde ciddi bir rakamla alıcı buldu. Bu rakamlar olamasa da Türk medya sanatçıları hem NFT hem de dijital eserlerinin dünyada ciddi koleksiyoneri var. Geleneksel sanattaki gibi belli lobilerin ve müzayede evlerinin hız probleminden de kurtulmuş durumdalar.
Dünya ciddi ciddi tartışmaya başlamadan biz farkına varabiliriz; dijital sanat ihracatının ciddi bir kalem olabileceğinin... Picasso’ya, Van Gogh’a hatta Rembrandt’a bile sahip olsanız, üretebilecekleri sanat eserlerinin hem arzı hem de ticareti belli bir seviyedeydi. Dijital dünyadaki koleksiyonerliğin hem arz fazlalığı hem de tüketim hızı ciddi bir gelir kalemi olabilir. Dünyadaki 20 önemli dijital sanatçı arasında en az 6-7 Türk’ü sayabileceğimizi düşünürsek ülke olarak buradan potansiyelimiz sandığımızdan yüksek.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Elon Musk arasındaki NFT proje sohbetinin de belli bir bilgi birikim gölgesinde yapıldığını düşünüyorum...