Facebook’un ‘Meta’ atağından sonra herkesi aldı ‘Metaverse’ telaşı. Buna karşıtlıklarının sayısı artarak devam etse de kaçınılmaz bir gelecek bizi bekliyor. Yeni inşa edilen sanal evrenlerden markalar belli haklar/arsalar edinmeye başladı. Bunun arkasındaki motivasyon nedir dersiniz?
Aslında geleceği yakalamaktan çok ‘geride kalmama’ telaşı diyebiliriz. Şu an Meta Verse dünyası online oyun sektörü içerisinde var oluyor. PubG, Fortnite gibi oyunlarda bu sanal gerçeklik içerisinde buluşan hatta günün 10 saatini geçiren Z kuşağı var. Bu dünyanın içerisinde markalar kendini var etmeye zaten uzun zaman önce başladı. Düşünün; Fortnite geçtiğimiz yıl sadece oyun içerisindeki satışlardan 9 milyar dolar’lık bir ekonomi yarattı.
Facebook’un acelesi
Peki Mark Zuckerberg’in avatarıyla tanıttığı Meta Verse evreni ne zaman gelecek dersiniz?
İnanın daha o safhaya çok var! Facebook’un pek hoş olmayan dedikoduların artından stock market değerinin çakılması ardından al acele yapılmış bir değişiklik olduğu görüşünde lan birçok kişi var. Diğer büyük kurumlar da belki 2-3 yıl sonra yapılacak işlerinin en azından ‘tabelasını’ bugünden asarak geride kalmamayı amaçladı.
Tabii ki Silikon Vadisi’nde sanal gelecekle alakalı tek bir masada toplanma isteği var. 2022 içerisinde birçok yenilik haberi sadece ‘ön tanıtım’ niteliğinden öteye geçeceğini düşünmüyorum.
Takipten çıkan arkadaşlıktan çıkar!
Meta Verse’deki avatarlarımızdan bahsederken günümüzün avatarlarını çok fazla ciddiye alır olmadık mı? Instagram’daki filtreli suretlerimiz, post uğruna dost olduğumuz sosyal hayatlarımız, özgün fikri olmayanların kalabalıkların peşinde fikir yürüttüğü Twitter entelektüelliğimiz! Peki gerçek dostluklarımız burada nasıl değer görüyor?
Geçtiğimiz hafta eşimle böyle bir fikir ayrılığına düştük. Bizim evde kadının sözü geçmesinin ötesine Türkiye’nin ilk moda blogger’ı olmasıyla da fikir özgürlüğümü siz düşünün(!) İkimizin de ortak dostu olan bir arkadaşımız aramızdan birimizi unfollow etmiş.
Tabii ki unfollow edilen taraf da takipten çıkarıldı! Ayşegül’e göre bu normal hayatta da bir nezaketiz olduğundan karşılaştığında selamdan öteye geçmemek gerektiğini düşünüyor.
Ne kadar gerçeğiz?
Ben biraz daha pozitif olan taraftayım. Hele ki altı ay önce kimsenin tanımadığı kişilerin değme PR’cı hanımların ve davet manüplatörlerinin “Güzelliğim” diye şişirildiği bir dünyada emek harcanmış yıllar alan arkadaşlıklar çok daha kıymetli. Bence yakın çevrenizde sosyal medya öncesi dostluk geliştirdiğiniz ne kadar çok insan varsa o kadar gerçeksiniz!
‘ÇİNLİ’ DEYİNCE!
Dünyanın neresine giderseniz gidin, en fazla hakimiyetin olduğu mutfağın Çin olduğunu göreceksiniz. Siz bakmayın algımıza reklamlarla İtalyanların pohpohlanmasına! Çin mutfağının en başarılı örnekleriyse bulunduğu ülkeye uyum sağlayacak şekilde revize edilen reçetelerdir. Bizdeki iyi Çinliler de bu etkinin devamı olan Türk etkili Çin mutfağıdır.
Özüne sadık kalıp dünya normlarına uyabilen ‘Kanton’ mutfağının Türkiye’deki belki de en başarılı temsilcisi Shang Palace’ı biraz ayrı tutmak gerek. Shangri La içerisinde hizmette olan restoran pandemi sonrasında yine kendi salonuna döndü.
Şehrin en iyi Dim Sum (Çin mantısı), Noodle (erişte) ve Çin geleneksel lezzetlerini arıyorsanız tekrar hatırlatmak isterim.