Merak edilenin ötesinde Mandarin!

Pandemi döneminde şehirde en merak edilen ‘yeni’lerin başında Mandarin Oriental İstanbul geliyor! Novikov nasıl? Pazar brunch’ı lezzetli mi? Konaklayan turistler hangi ülke ağırlıklı? Altı ay içerisinde fazlasıyla davet, açılış ve moda odağında bir anlatım olunca tesisin gerçek merak edilenleri biraz kulaktan kulağa yürüdü. Soruların cevabından ziyade Mandarin Oriental İstanbul kendi kimliğini yeni yeni pekiştirmeye başlıyor. Görünen o ki Boğaz hattında sadece marka algısıyla değil, konumlandırdığı tesislerle de zengin turist rekabetinde İstanbul’un elini oldukça geliştirecek diyebilirim.

İki yıldan uzun sürenin seyahat kısıtlamalarıyla geçtiğini düşünürsek, özellikle Akdeniz ülkelerinde büyük bir turizm hazırlığı var. Fiyatsal avantaj oluşturacağımızı düşünsek de İspanya ve Yunanistan rekabette agresif sürprizler yapabilir; AB ülkeleri olmasından kaynaklı siyasi avantajlarının yanı sıra! 2022 yazı itibarıyla turizmde gerçek anlamda yüzleşeceğimiz ‘deneyim’ ve nitelikli turist kavramının kalıcılığının etkilerini göreceğiz. Herkesin gözü Muğla ve Antalya’da olsa da en büyük farkı İstanbul oluşturacak. Düşünün, konumu itibarıyla belki de “Dünyanın en güzel Novikov’u ve Hakkasan’ı İstanbul’da olacak” demek, pek de abartı bir iddia değil!

Zengin turistin niteliğini tanımladığımızda karar yetilerinde restoran deneyimleri gizli karar lideri! Dünyayı bilen turistin keşif algısı yeni yerlerden çok bildiği ve sevdiği yerlerdeki deneyimsel tekrarlardan oluşuyor. İçinden deniz geçen harika ambiyansdaki Boğaz’ın restoranları Türk müşteri tarafından dahi ritüelden öteye geçemeyen balıkçılarımıza teslim.

Otelde tüm gastronomi operasyonlarında iki deneyimli ismin imzası var. Daha önce birçok lüks otel zincirinde kendini ispatlamış Savaş İpekli ve uzun yıllardır ülkemizde olan İtalyan şef Fabio Brambilla. Otelin içerisinde yer alacak üçüncü bir restoran için de birlikte çalışıyorlar.

Hakkasan bu kez başarılı olur mu?

Mandarin markasını Türkiye’ye kazandırdığı gibi Hakkasan’ın da tekrar gelişi için Vedat Aşçı’yı ayrıca tebrik etmek gerek. Boğaz hattına gelmeden önce herkesin aklında ilk gelişteki o kötü algı var. Kendi fikrim; başarılı olacağı kadar kalıcı da olacağı yönünde. İlk denemenin başarısız görülmesinde herkesin hem fikir olduğu ‘lokasyon’ kavramı Boğaz’ın en güzel noktasında konumlanmasıyla çözülüyor. O dönemi deneyimlemiş biri olarak hem gelen turistin niteliğinin hem de yerli müşterinin gastronomi anlayışının çok farklı noktada olduğunu düşünüyorum. 10 yıl içerisinde en lüks yemek algısı Cafe de Paris’i olan Türk sosyalliğinin yemeğe çıkma kültürünün yeniden inşaa edildiğini gördük. Restoranın kurucusu Alan Yao, Türkleri çok sevdiği gibi Türkiye’yi de doğru anlayan biri. İnanın Yao’nun bir diğer markası Wagamama bile şu an kurulsa, şimdiki algısından daha farklı olurdu. O yüzden Hakkasan’ın tam zamanı!