Tombala oynanmış, kestaneler pişirilmiş; televizyon karşısında hızla yılbaşı programı bekleniyor. Dönemin assolistlerinin performansları, görece genç isimlerin onlara saygıda kusur etmediği büyüklerine fazla reaksiyonlu davranışlar, espirili takılmalarla yarının magazinine ‘ağızdan kaçırma’ manşetler verme ve hep beraber ‘Leylim Ley’ tadında üç şarkı üstü üste düet ve kapanış! 90’lı yılardan bugünlere ışınlanılsa tombalanın yerini alan akıllı telefonlar dışında pek bir değişiklik göremeyeceğiz.
Peki tüketim toplumu karşısında bu isimler nasıl ayakta kaldı? Toplum onlara doyamıyor mu ya da yeni isimler anlatıldığı gibi çıkmıyor mu? Dizilerdeki dönemsel oyuncular ve Acun Medya yarışmacıları dışında ünlü çıkartamayan bir ülke olduk! Belki de burada en büyük eksiz bizde; yani medyada. İkon çağının kapanmasının ardından yeni kuşağı mı anlayamadık ya da ezber isimlerin market çıkışı ekonomi soracak konfor alanımıza mı sıkıştık...
ABD’nin tahtını Güney Kore alıyor
Popüler kültürün beşiği Amerika’da sosyal medya devrimine kadar Nickoledoen’dan çıkan çocuk oyuncuların evrimleştirilip, tüketildiği bir sistem çalışıyordu. Oluşturulan ikonlar, önce çocuklara sonra da onlarla birlikte büyüyen gençlerin tüketim alışkanlıklarına yön veriyordu. Şu dönem en başarılı sistemi uygulayan Güney Kore. Takdir etmesemde kendi kültürlerini ve markalarının merkeziyetsiz yeni dünyanın gelecekteki sahiplerine çok iyi pazarlıyorlar. Belki şu an farkında değiliz ama geçmişte ‘jean pantolonla’ Berlin duvaranı sallayan Amerikan popüler kültürünün yerini dijital çağda Güney Koreliler’in alacağına eminim.
Karikatürize ediyorlar
Sanatlarına saygım sonsuz ama bu isimlerin eğlence dünyasındaki ekonomiye, tüketim için kendi markalarımıza bir katkısı olmayacağı gibi yeni kuşak için ‘defans’ bile oluşturabiliyor. Onlar bu isimlerin her işine hakim olsalarda sosyal medyaları için karikatürize ettikleri parodilerde kullanarak yeni dönemin tabiriyle ‘takipçi kasıyorlar’.
Yeni okuyucunun ilgilendiği dijital sanat, gaming gibi sektörlerde öncü olan yayınlar büyük firmaların bu konuda ayırdığı reklam pastasından büyük bir dilim alacaklar. Yine de sadece geleneksel medyayı kendi konfor alanından çıkmamakla ilgili suçlayamayız. Hem televizyon hem de müzik yapımcıları da bu konfor alanından kendilerini yenilemeye ihtiyaç duymadan hala büyük paralar kazanıyorlar.
Türk markalarının büyümeleri için kendilerini tanıtacak genç Türk ünlülere ihtiyacı var. Kendilerini anlatacak, yeni dünyayla alakalı dertleri besleyecek ünlüler sadece eğlence sektörünü değil çevresi tüm tüketim ekonomisinin demografisini değiştirecektir.
Hızlı tüketim diziler
Tüketim toplumundan bahsetmişken masumane aşk hikayelerin bile nasıl evrildiğini fark etmiyoruz hatta normalleştiriyoruz. Güzeller güzeli oyuncuların tatlı flörtleriyle geçen Hollywood yapımları görece sıradan güzellikte kızların bir dizide dört adam arasında kalan sakarlıklarının masumluğunu izler olduk. Eskiden objeleşen kadın figürü erkekle yer değiştirdiğinin farkında mıyız? Dijital platform dizilerindeki hızlı kızlarımız ise her sahnede farklı bir markanın askılığı gibiler. ‘Sex&The City’de Carrie’nin ayağından çıkarmayıp popülerleştirdiği Manolo Blahnik pabuçları Emily için sadece bir sahneden ibaret... Tüketim toplumundan bahsetmişken masumane aşk hikayelerin bile nasıl evrildiğini fark etmiyoruz hatta normalleştiriyoruz. Güzeller güzeli oyuncuların tatlı flörtleriyle geçen Hollywood yapımları görece sıradan güzellikte kızların bir dizide dört adam arasında kalan sakarlıklarının masumluğunu izler olduk. Eskiden objeleşen kadın figürü erkekle yer değiştirdiğinin farkında mıyız? Dijital platform dizilerindeki hızlı kızlarımız ise her sahnede farklı bir markanın askılığı gibiler. ‘Sex&The City’de Carrie’nin ayağından çıkarmayıp popülerleştirdiği Manolo Blahnik pabuçları Emily için sadece bir sahneden ibaret...