Çağımızın en büyük sorunu belki de ‘rakamlarla’ konuşma! Yanan dönüm/hektar, dikilen adet fidan; şu sayıda can kaybı! Duyarlılığımızın altında bile duyarsızlaştıran sayılarla anlatım var. Sahadakinin kaybı değil; onun için üzüntüyle kendini tanımlayanların, klavyesinin başından alkış toplayanların dünyasından çıkamıyoruz.
Gerçekten yas havası var hepimizde. Yüzümüz gülmüyor, her sohbette kızgınlıklar “Neden?” diyerek haykırışlar! Yanan sadece ormanlarımız değil! Anılarımız, hatıralarımız; geleceğe bırakacağımız mirasımız yanıyor, biz de canlı yayında izliyoruz! Bitki örtüsünün kendisini yenileyeceğine dair bilgilerle, yerine dikilmesi planlanan fidan bağışlarıyla kendimizi bir nebze avutmaya çalışıyoruz.
Hastalıklı bakış açısı
Aslında bu bile hastalıklı bir bakış açısı değil mi? İnsanlığın en büyük bencilliği, tüm evrenin kendisi için yaratıldığını düşünmesi. Çevreyi mahvederkenki hoyratlığa karşı savaşanların aktivistliği dahi bu bencillikten uzak değil.
Dünyanın akciğerleri yok olurken bile bakış açımız üstün varlık insanın ‘oksijen’ sorunu! “Ormanlarımız” derken dahi iyelik ekimizle bir sahipleniş var. Yeryüzünde bizden çok daha eski olup en az bizim kadar söz sahibi, yaşama hakkı olan canlılardan bahsettiğimizi en aktivist görünüşlümüz bile hissetmiyor. Ölen canlının yerine yenisinin dikileceğini tebessümlerle söylemek bile ne kadar acı değil mi?
Geçtiğimiz haftaki yazımın tekrarı olacak belki de ama geri dönüşü olmayacak seviyeye geldi dünyaya hoyratça davranışımız. Bu mücadeleyi kaybettik! Şimdi doğanın kendisinden alınan her şeyi geri almasını yaşayacağız. Yangınlar, dolu yağışları, sel ve tayfunlar. O çok sevip ‘sahiplenmek’ adı altında kendi vicdanımızı hafiflettiğimiz hayvanlar özgürlüklerini, yaşam alanlarını kaybettikçe biz de kaybedeceğiz. İklim göçüyle hayvanlar insanoğlunun tanımadığı virüslerle, Kovid-19 gibi salgınlara sebep olacağı tahmin boyutunu aştı! Güzel peyzajınız için kullandığınız bitkiler sizi doğa dostu, özgürlüğünü çalıp ‘beslemek’ hayvansever yaparak egolarınızı şişirmeye devam etsin.
İtfaiyenin morali
Klimasının karşısında elinde telefonla olay yerine dair video’ları yorumlarla paylaşmak sizi ne kadar duyarlı yapar! Vatandaş gazeteciliği denen durumu maalesef ki yanlış anlıyoruz; hızlı haberin doğru olduğuna inanmak gibi! Böyle felakatler yaşanırken en zor durumda olan, görev başındaki itfaiye ekiplerinin moralini yüksek tutmak çok önemli. Tabii ki bunun sorumlularından hesap sorulmalı! Ama sahadaki ekibin felaketle mücadelesinde onları motive etmeli! Olay yerinde olmayanların zehirli paylaşımlarına itibar edilmese!
Güzel haberler
Olumsuz havayı dağıtacak, moral veren hikayeleri anlatmakta zayıf kalıyoruz sanki. Mesela Dionysos Village Hotel. Yanmaktan mucizevi derecede kurtulması; tesisin kurucusu Ahmet Şenol’un baştan sona pozitif havası o kadar güzel, umut veren bir hikaye ki!