SpaceX’in fırlatılışının ardından Aziz Sancar’ın Anıtkabir önünden Elon Musk’lı paylaşımını gördünüz mü? Peki Mehmet Aslantuğ’un bir ilaç hakkında yaptığı uyarı tweet’ini? Celal Şengör’ün 140 karakterli çıkışları peki! Muhtemelen kendilerinin bile haberleri olmayan tweet’ler bunlar! Binlerce like ve RT alan bu hesaplar bilgi kısmındaki ‘parodi’ yazısıyla kendilerini tanıtıyorlar. Bu tamamen hukuksal olarak kendilerini korumak için yaptıkları taktik. Parodinin varoluş sebebi olan en ufak bir mizah içermeyen bu hesaplarla, ünlü kişilerin isimleri kullanılarak yapılan düpedüz kimlik hırsızlığı!
Sosyal medya simsarları
Gerçek olmadığını bildiğimiz bu hesaplar neden 100 binlerce kişi tarafından takip ediliyor? Sahte Aziz Sancar’ın tweet’lerinin profesörün onaylı hesabındaki tweet’lerinden 15 kat fazla like almasına ne demeli! Kimlik hırsızlarını var eden yeni dünyanın en büyük hastalığı ‘like’ butonu. Beğenmek aslında kendi fikrinizin yankılanması içgüdüsüyle yapılan bir harekete dönmüş durumda. Tuttuğu takım, siyasi görüşü, hayata bakış açısı hatta espri anlayışını tanımlamak için beğeni ve RT’leri uyguluyor bu dönemin insanı... Sosyal medya simsarlarının açtığı sahte ünlü hesaplar tam da fikirleri yankılansın isteyen kullanıcılar için biçilmiş kaftan! Instagram’da durum daha farklı. Burada fikirler daha çok ilişkiler ve günlük hayat üzerine gidiyor. Instagram’da sahte ünlüler değil; heykeller ve neonlar konuşuyor! İçerik derseniz ‘sıfır’! Erkek arkadaşına mesaj vermek isteyen, kendi hayat tarzını dolaylı yoldan ‘Ben böyleyim’ diye anlatanlar bu manasız sayfaları takip ediyor, hikayelerinde paylaşıyor.
Sosyal medya hayatımıza girdiğinde ne kadar umut doluyduk halbuki! Hele ki vatandaş haberciliği denen zırvalığa nasıl da kaptırmıştık kendimizi. Savaşlar, karışıklıklar, çevre sorunları ve en sonunda pandemi... Sosyal medya figürlerinin aslında hayata dair başarıları sınırlı olan, asosyal ‘hater’ diye nitelendirilen kişilikler olduğu tüm dünyada tartışılıyor.
HER MEKANIN DNA’SI SOSYAL MESAFEYE UYAR MI?
Art arda açıldı haberleri geliyor restoranlardan... İlk günlerden ilgi en azından beklentilerin üzerinde! Yeni normalin, açık hava kullanımlı mevsimde gelmesi büyük şans. AVM’lerin açık alanlarındaki restoranları neredeyse yüzde 50 kapasiteye yaklaşmış. Alınan önlemler ve sosyal mesafe kuralları en azından anlatılana yakın görünüyor. Asıl sorun sosyal mesafe kuralına DNA’sı uygun olmaya mekanların faaliyet gösterme çabasında ortaya çıkacak. Mesela Arnavutköy ve Bebek hattındaki hangi mekan iki metre masa aralığında hizmet verebilecek? Trafiğe açık caddelerde kaldırım üstüne atılan masalar sosyal mesafeyi koruyabilecek mi? Buradaki kurallar hâlâ yoruma açık. Belki de sosyal mesafeye uygun olmayan mekanların, aşı bulunana kadar kapalı kalması en doğru seçenek olacak!